Bu Ramazan ayında çok tartışılan imsak zamanının saptanmasında önemli bir yer tutan zodyak ışığının ne olduğuna bakalım. Zamanında bu ışığı görmüş olan Peygamberimiz ona yalancı şafak (fecr-i kazib) demiş. Sabahleyin önce yalancı şafak yani zodyak ışığı ufku aydınlatır ama bu ufuktan dikinedir. “Bu sizi aldatmasın, hala yiyip içebilirsiniz. Doğru şafağı (fecr-i sadık) bekleyin. Işık ufuk boyunca yatay aydınlansın yani siyah iplik beyaz iplikten ayrılıncaya kadar sahur yapabilirsiniz” demiştir.
Ama ne yazık ki dini zorlaştırmak isteyenler, gökbilim tanı dediğimiz gecenin son anı olan, ortalık tamamen zifiri karanlık olduğu anı imsak zamanı seçiyorlar diye gazetelerde okuyoruz.
Güneş battıktan hemen sonra veya güneş doğmadan önce akşam zamanı, ufukta Güneş’in yakınından gökyüzüne doğru yükselen, hemen hemen üçgen şeklindeki sönük ışığa bu ad verilir. En güzel gözüktüğü zamanlar ilkbahar ve sonbahar aylarıdır çünkü o aylarda ekliptik dediğimiz tutulma düzlemi ufka dik olur. Güneş ışınlarının tutulma düzlemindeki tozlardan saçılması sonucu oluşur ve o kadar sönüktür ki Ay ışığı veya ışık kirliliği varsa görünmesi çok zordur.
İki fotoğraftan üste olanı Namibya’da çekilmiş, hem Samanyolu hem de zodyak ışığı beraber gözüküyor. Altta ise klasik zodyak ışığının nasıl göründüğünü görüyorsunuz.
Güneş’ten uzaklık arttıkça zodyak ışığının da şiddeti azalır. Fakat çok karanlık gecelerde tutulma düzlemi boyunca bir band şeklinde kendini gösterir. Aslında zodyak ışığı tüm gökyüzünü sarar ve Ay’sız bir gecede toplam gökyüzünün arka plan ışımasının asıl kaynağıdır. Bu tozlar Güneş Sistemi’nde tutulma düzlemini tamamen kapsayan zodyak bulutunda bulunurlar. Boyutları 10 ila 300 mikrometre arasında değişir ama kütlenin çoğu 150 mikrometredir. Bu tozların gezegenlerin oluşmasından kalan artıklardan, kuyrukluyıldızlardan ve asteroid çarpışmalarından kaynaklandığı ileri sürülür.
Kırmızıöte gökbiliminde atmosferin etkisinden kurtulmak için her ne kadar uzaya teleskoplar yerleştirilse de zodyak ışığını meydana getiren bu tozlar uzaydan yapılan gözlemleri de etkilemektedir. Bu nedenle son zamanlarda bu tozların özellikleri, yoğunlukları gibi parametreler üzerine çalışmalar artmıştır. Bu tozların, merkezde Güneş olmak üzere tutulma düzlemi boyunca mercek şeklinde olduğu ve yer yörüngesinden çok uzaklara, Jüpiter’e kadar uzandığı saptanmıştır.
Yer, bu toz bulutunun içinde hareket ettiği için bu tozlar yeryüzüne ulaşır. Çeşitli gözlemsel yöntemler günde yeryüzüne 5 ila 300 madde düştüğünü göstermektedir. O nedenle ben hep, ortalama dünyamız her gün 100 ton madde kazanmaktadır şeklinde ifade ederim konferanslarımda. Atmosfere giren tozların hızı saatte 38 000 ila 248 000 km arasında değişir. Eğer yerin yörüngesindeki hareketin arkasından geliyorsa hızı düşük, yok tam önden geliyorsa hızı yüksek olur.
Bu hızla gelen parçacığın sürtünmeden dolayı sıcaklığı 1600 dereceye yükselir ve yanar. Çapı 2 mm’den büyükse biz onu bir akanyıldız olarak görürüz, fakat genellikle boyutları çok daha küçüktür. Bu küçük parçacıkları ancak radar yöntemi ile gökbilimciler yakalar. Atmosferde buharlaşan toz, otomatik olarak ona metal katar ki bu da iklim değişikliğine neden olur. Atmosferin üst kısımlarında gece parlayan (noctilucent) bulutların oluşmasını sağlar. Özellikle kutup bölgelerinde yazın görülen bu bulutlar iklim değişikliğinin göstergelerinden biridir.
Queen grubunun lider gitaristi Brian May’in aslında iyi bir gökbilimci olduğunu biliyor musunuz? Çok önce başladığı zodyak ışığı ile ilgili doktora tezini 2007 yılında bitirmiştir. Tezinin adı “Zodyak toz bulutundaki tozların dikine hızının saptanması”dır. Başarılı çalışmasını 36 yıl sonra verdiği halde bu alanda fazla araştırma yapılmadığı için tez özgün halini korumuştur. Doktorasını verdikten sonra Liverpool John Moores Üniversitesi’nde öğrenciler adına önemli görevler üstlenmiştir.
Sevgilerimle…