Bilimseverler olarak bu defa sizleri uzay ve elektronik teknolojiden biraz uzaklaştırıp farklı bir dünyaya buyur etmek istedim. Konumuz “Terrarium”. Kitabi ismi ile genellikle bitki ve türevlerini küçük bir alanda yaşatmak, bir nevi süs objesi olarak göze ve ruha hitap etmesi için yapılan “minik seralar” olarak tanımlanabilir. Bu küçük dünyalarda bitkiler kendi ortamları içerisinde saldıkları terleme suyunun geri dönüşümü ile sulanmakta ve kapalı ortamda yoğun bir nem sağlanmaktadır. Bir çok terrarium için seçilen bitkilerde genellikle su nadiren (3-6 ayda bir) verilir. İç dizayn ve kullanılan bitki ve yan türevlerine göre ise değişik isimlerle adlandırılmaktadır.
Genellikle terrarium ile karıştırılan “paludarium” benzer bir yapıda da olsa, paludarium uygulamalarında bir nevi küçük su birikintileri oluşturularak yapılmaktadır. Örneğimizde ise su, sadece sulama amaçlı kullanılmaktadır.
Malzemeleri genellikle her evde bulunabilecek basit şeylerden seçtim, üzerinde bulunan farklı renkteki LED ışıklandırmayı eklemek ya da eklememek ise tamamen size kalmış. Dilerseniz örnekteki gibi tek tek LED kullanmak yerine şimdilerde oldukça ucuzlamış olan renkli şerit LED’leri de kullanmanız mümkün. Ancak hangi ışık renginin dalgaboyunun daha faydalı olduğuna ve seçeceğiniz bitkisinin ışık ihtiyacına dikkat etmelisiniz. Örneğimizde biraz daha basit ve herkesin yapabileceği bir örnek olmasını istediğim için ışıklandırma konusunda “mikromol” veya “joule” değerleriyle hesaplamaya değinmeyeceğim. Bilmeniz gereken bodur ve zararsız bitkileri seçmeniz, aksi taktirde daracık mekanda yanlış ışıklandırma ile bitkileriniz tahmininizden çok daha hızlı büyüyebilirler. Amacımız bitkilere eziyet çektirmek değil, küçük bir yaşam alanı oluşturup betonlaşmış yaşam alanlarımızda doğayı masaüstümüze taşımak.
UYARI: Aşağıda anlatılan konu bilgilendirme amaçlı olup doğacak sorumluluk uygulayıcı bazında kişiseldir ve sorumluluk kabul edilmez. 18 yaşından küçüklerin bu uygulamayı yalnız başına denemek yerine büyüklerinden yardım almaları, zehirlenme ihtimaline karşın tanımadıkları bitkilere steril eldivensiz çıplak elle dokunmamaları, tatmamaları ve koklamamaları, uygulama örneğinde 9 Volt pil gücünden başka harici güç kaynağı kullanmamaları ve her LED’in bağlantı şekli ile besleme voltaj değerine bakmaları gerekmektedir. Terrarium’da kendiliğinden yetişen veya yetiştirilen hiç bir bitkinin/tohumun/filizin tadına bakılmaz, besin olarak kullanılmadığını da unutmayınız.
Kendi mini dünyam için seçtiğim bitki türü karayosunları (Bryophyta). Karayosunları gerçek kök, yaprak ve gövdeleri olmayan çok hücreli ve fotosentetik bir bitki ve hemen hemen heryerde kolayca bulunabiliyor. Aslında bu birden fazla bitki türevi için kullanılan bir genel isim olsa da yazıda bu ifadeyi kullanmak daha anlaşılır ve kolay olacak.
Etrafınızda sulak ve nemli yerlerde bulabileceğiniz bu bitkinin bir çok çeşidine rastlamak mümkün. Dip kısımlarındaki ince toprakla birlikte çok fazla zarar görmeden plastik bir kap içine toplayacağınız yeteri kadar karayosunu bizim küçük Terrarium için işimizi görecektir.
Örneğe bakarak tahminen ne kadar karayosunu gerektiğini hesap yapın ki, doğaya saygılı bireyler olarak ekolojik dokuya çok da fazla zarar vermeyin.
Nedense liken ve yosunlar ilkokuldan beri hep ilgimi çekmiştir ama burada anlattığım örnektekiler hangi türü derseniz 16 bine yakın türün içinde kesin şudur diyemem o ayrı. Daha geçtiğimiz Aralık 2013 ayında bile Isparta Kızıldağ Milli Parkı’nda sadece Türkiye’de olan yeni bir kara yosunu türü keşfedildi. Ancak incelediğim kadarı ile bendekiler Ceratodon purpureus, Tortula ruralis ve Saccogyna viticulosa. Karayosunları konusunda biraz daha bilgi isteyenler için açık kaynak olarak Wikipedia şöyle tanımlamaktadır.
“Çoğu yapraklı olan küçük yapılı türler içerirler. Kök yerine bir ya da çok hücreden oluşan “rizoid”ler (köksü yapılar) bulunur. Kara yosunlarında sporofit ve gametofit evre olmak üzere 2 farklı yaşam evresi vardır. Çimlenen sporun alge benzeyen ipliksi dallanmış bir yapı oluşturmasıyla başlar. Bu ipliksi sistemin bir bölümü renksiz, diğer kısmı ise yeşildir. Renksiz olan kısma “rizoid” denir. Rizoidler, toprağa tutunmayı sağlayan kökümsü yapılardır. Yeşil olan kısma ise, “Kloronema” denir. Kloronema, fotosentez yapan kısımdır. Bütün bu ipliksi sistemin her ikisine birden “Protonema” denir. Protonema uzun süre bağımsız yaşadıktan sonra kloronema üzerinde tomurcuklar belirmeye başlar. Tomurcuklardaki hücrelerin apikal bölümlerinde üç sıralı bir eksen otaya çıkar. Gençken yaprak sıraları düz olan bu yapı, gametofit nesli oluşturur. Yaşlandıkça yaprak sıraları sarmal bir durum alır. Bazı türlerin stomalarında mnium tip stomalar görülebilir.
Gametofit bazı türler monoik, bazıları da dioik tip bitkilerdir. Monoik bazı türlerde erkek ve dişi organlar aynı bitkilerde fakat, farklı düzeylerde ya da yanyana veya uçta bulunabilirler. Sporofit döl, gametofitlerin üzerinde oldukça küçülmüş olarak bulunur. Bir kara yosununda gözle görülen kısımlar gametofit nesildir. Ciğer otlarından farklı olarak, arkaspor denilen verimli dokuyu oluşturan hücrelerin tümünün mayoz ile sporları oluşturması ve elater bulunması belirtlilebilir. Dış kısımları bir hücre tabakalı steril bir kılıfla çevrili ve çok hücreli gametogoniyumlara sahiptir. Spermleri iki kamçılı ve hareketlidir. Yaşam döngülerinde gametofit evre baskındır.”
Bu kadar teknik bilgiden sonra şimdi gelelim yapımızı kurmaya. Önce mutfakta boşta duran temiz ve cam konserve kavanozlarından birini çaktırmadan ele geçirmekle işe başlıyoruz. Masası dar olanlar için bu boyut ideal ve yeterli olacaktır.
Daha sonra kavanozun masaüstünde düzgünce durmasını sağlayacak olan bir miktar 18 veya 20 mm. kalınlığında mavi köpük kullanıyoruz ve aşağıdaki resimdeki gibi kenarlarda 1,5 cm. kalacak şekilde kavanozun sorunsuzca içinden geçebileceği 9,5 cm çapında bir daire çizip dair içini boşaltıyoruz. Daha sonra bu tek parçayı tam ortadan ikiye böleceğimiz için resimdeki ikinci dairesel parçaya sizin gereksinimizin olmayacak. Ben ikinci bir uygulamam için çizdim.
İkiye kestiğiniz parçalarımız kavanoz için destek olacak, ancak öne doğru devrilmemesi için takoz niyetine ön kısma bir de küçük destek parçası kesmeniz gerekmekte.
Eğer LED yerleştirmek isterseniz, LED’ler ve kabloların kanallarını da aşağıdaki iki resimdeki gibi ayarlayabilirsiniz.
Buraya kadar işlem tamam ise LED’leri yerleştirebilirsiniz. Ben üsten alta doğru yeşil, mavi ve beyaz LED kullandım. Bir taraftaki beyaz LED’i ise fazla aydınlatma yapmaması için sonradan iptal ettim.
Ardından kabloları ve LED’lerin arka kısmında kalan kablo kanallarını gizlemek için 18 mm. genişliğinde 2 mm. kalınlığındaki Dakota adı verilen malzemeden keserek mavi köpüğün sırt kısımlarına sıcak silikon ile yapıştırdım. Sentetik yapıştırıcılar kullanmanız durumunda mavi köpük eriyeceği için bunu tavsiye etmem.
Kavanozun ağzını sıkıca kapatacağım için, uzun süre açmamak ve sulama amacıyla kapak kısmına küçük bir musluk eklemek istedim. Bunu da serum için kullanılan ve “üç yollu musluk” olarak adlandırılan küçük aparat ile tamamladım. (Güvenliğiniz için kullanılmış tıbbi herhangi bir ürünü kesinlikle kullanmayın, en fazla bir kaç lira tutacağı için yenisini satın alın!)
Kapak kısmında küçük bir delik açarak her iki tarafını da sızdırma yapmayacak şekilde silikonladım ve üzerindeki mavi su yönünü belirten okları yukarıdan su verilip kavanozun içine gidecek şekilde sabitledim.
Bu küçük delik hem kavanoz içindeki suyun kolayca buharlaşıp dışarı kaçmamasını hem de içeride sürekli bir nem kalmasını sağlayacak. Aynı zamanda buradan püskürtmeden de küçük iğnesiz bir enjektörle sulama yapabilirim.
Dış yapı ile işimiz aslında bu kadar, iç planlamaya geçebiliriz. Size tavsiyem steril bir eldiven ve alt zeminde de beyaz bir altlık kullanmanız. Hemen belirteyim karayosunlarının kendine has hafif küf kokusu herkesin hoşuna gitmeyebilir.
Toprakla oynamak sağlıklıdır ama yine de bilgilendirmekte fayda var. Kollarınızı sıvamanız hem kirlenmesini hem de bir takım bakterilerin/canlıların üzerinize taşınmasını engelleyecektir. Örneğin aşağıdaki canlı benim örneğimde var olan, çoğu kişiye tanıdık gelen ve halk arasında “kulağakaçan” ismiyle bilinen ancak insan için son derece zararsız bir tür olan “Forficula auricularia”. Resimlerin USB mikroskop ile çekildiğini ve gerçek boyutlarının henüz gözle zor görülecek kadar küçük (1 mm.) olduğunu belirteyim.
Karayosunlarından önce kavanozun dip kısmına evdeki saksı diplerinden kolayca ve az miktarda elde edeceğiniz toprak ya da torflardan bir yastık yapıyoruz. Karayosunlarının tutundukları yüzeyler ve mekanları dikkate alarak, biraz da bastırarak toprağı sıkıştırıyoruz.
Karayosunlarının içerde toprak üstüne dağılımı sizin göz zevkinize kalmış. Sadece önce nemlendirip biraz yosunları da bastırmanız ilk etap için daha faydalı olacaktır. Ben kendi uygulamamda farklı türlerin farklı renk tonlarını dağıtarak yerleştirdim.
Resimlerde iki küçük tür mantar olduğunu fark etmişsinizdir. türlerini buraya yazmadığım ancak riskli gruptaki bu mantarların sadece büyümelerini takip edip resimlerini çekme amaçlı ve cımbızla tutarak yerleştirdim, mantar türlerini tanımıyorsanız ciddi anlamda zehirlenme riski oluşturacağından siz kendi uygulamanızda sadece karayosunu kullanın.
Genel yapıyı tamamladıktan sıra; sonra ışıkları kapatıp, çayımızı elimize alıp uygulamamızın nasıl göründüğüne bakmaya geldi.
Masaüstü Mini Dünyalar (Terrarium) uygulamamız buraya kadar. Elbette ilginiz arttı ise çok daha gelişmiş ve profesyonel uygulamaları görmeniz ve kendi terrarium uygulamanızı geliştirmeniz mümkün. Ama her zaman dediğim gibi, bir şeye başlamadan önce mutlaka detaylı bir şekilde araştırın, okuyun, okuyun okuyun.
Çok güzel ve çok detaylı bir anlatım olmuş. Bu tarzda anlatan başka site yok. Tebrikler.
Beğenmenize sevindim, teşekkürler.