Başta J. Kepler olmak üzere bir çok ünlü gezegenlerin sesi olduğuna inanırdı. Bugün de İnternet’te gezinip arama motorlarına bakarsanız size gezegenlerin sesini dinleten bir çok site görürsünüz. Ama hepimiz biliyoruz ki, ses boşlukta yol alamaz, yani Ay’da iki arkadaş oturarak (olmaz ya neyse…) karşılıklı birbirleri ile konuşmaya çalışsa biri diğerini duyamaz. Çünkü ses havanın titreşimi ile iletilir. Ama başta ışık olmak üzere elektomanyetik dalgalar boşlukta bir noktada diğerine kolaylıkla iletilir.
Peki bu gezegen sesleri ne oluyor derseniz, bazıları özgün besteler, diğerleri de o gezegenin fiziksel özelliği ile ilgili sese dönüştürülen veriler. Benim ilk duyduğum bir atarcanın sesiydi ve dönme dönemini frekansa çevirmişlerdi.
Avustralya Ulusal Üniversitesinde gökbilimci olan Paul Francis ise gökcisimlerinin tayfını kullanmış. Tayfçeker adlı gökbilimin en önemli gözlem aleti ile bir gökcisminin gönderdiği ışığı dalgaboylarına ayırabiliriz. İşte dalgaboyuna göre elde edilen ışık şiddeti bize o cismin tayfını verir.
Bu tayf üzerinde doğal olarak her kimyasal elementin parmak izleri dediğimiz çizgiler bulunur. İşte bu elektromanyetik dalgaları ses dalgalarına çevirmek mümkündür.
Gelen ışığın dalgaboyunu frekansa çevirmiş fakat bu frekans insanların hatta köpeklerin dahi duyamayacağı kadar çok yüksek olduğundan 1.75 trilyon kez küçültmüş. Bu videoda bir bulutsunun sesini duyabilirsiniz. Tabii bu sesi Gül bulutsusunun görüntüleri ile beraber izlemek daha da güzel oluyor.
Paul Francis’in web sayfasında bulutsunun sesinden başka Kuyrukluyıldız, Kuazar ve Güneşin de sesi var ama en önemlisi her elementin nasıl bir ses verdiği ile ilgili “Gök Orkestrası” adlı ses dosyasını dinlemenizi öneririm.
Sevgilerimle…
Prof.Dr.Ethem DERMAN
TAMSAT