Astronomi (Gökbilim) en eski bilim dallarının başında gelmektedir. Günümüzde, astronomi en ileri teknolojilerden ve bilim adamlarının kullanabileceği çok yönlü tekniklerden bazılarını kullanarak, en modern ve en güçlü bilimlerden biri olarak göze çarpmaktadır. Artık astronomi için daha heyecan verici zamanlar başlıyor: Teknolojik imkanlar sayesinde artık Evren’in diğer ucundaki cisimler üzerinde çalışmamıza ve diğer yıldızların etrafındaki gezegenleri saptamamıza izin veriyor.
Gökbilimciler şu an üzerinde çalıştıkları konular üzerinde ilerleme kaydedebilmek için Evren’e açılan pencereler olan teleskopları kullanıyorlar. Gözlem koşullarının titizlikle seçildiği gözlemevlerinde kullanılan son teknoloji ürünü teleskoplar, ülkeler arasında güçlü ekonomik ve bilimsel işbirlikleri sayesinde kurulup işletilebiliyorlar.
Gökbilimde lider konumda olmak ve çok büyük teleskoplar kurmak için devletlerin bilim, teknoloji ve sanayi alanlarında işbirliği yapması gerekiyor, zira büyük bir teleskop kurup işletmek çok büyük emekler istiyor.
Ülkemiz gökbilimcileri bu gibi ihtiyaçlar nedeniyle bir araya gelen ülkelerin oluşturduğu Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) adlı bir kuruma şimdilerde Türkiye’nin de üye olmasını ve gökbilim çalışmalarında beklenen atılımı gerçekleştirmeyi hedefliyor.
Kısaca ESO
Avrupa Güney Gözlemevi ESO, Avrupa’daki en önemli hükümetlerarası gökbilim kuruluşudur ve dünyanın en üretken gökbilim gözlemevidir. 15 ülke tarafından desteklenmektedir: Avusturya, Belçika, Brezilya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Finlandiya, Almanya, İtalya, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç, İsviçre ve İngiltere. Tasarıma, inşaya ve önemli bilimsel keşiflere olanak sağlayan güçlü yer tabanlı gözlem faaliyetlerine odaklanan iddialı bir program yürütmektedir.
ESO ayrıca gökbilim araştırmalarında teşvik edici ve düzenleyici bir dayanışma konusunda öncü bir rol oynamaktadır. ESO Şili’nin Atacama Çölü bölgesinde benzeri olmayan üç adet birinci sınıf gözlem yerleşkesi işletmektedir: La Silla, Paranal ve Chajnantor. ESO Paranal’da dünyanın en gelişmiş optik gökbilim gözlemevi olan Çok Büyük Teleskop’u (Very Large Telescope), ve iki tarama teleskopu işletmektedir.
Kırmızı ötesi gözlem teleskopu VISTA dünyanın en büyük tarama teleskopudur ve VLT tarama teleskopu (VST) ise sadece görünür ışıkta gökyüzünü taramak için tasarlanan dünyanın en büyük teleskopudur. ESO varolan en büyük gökbilim projesi ve devrimsel gökbilim teleskopu ALMA’nın Avrupalı ortağıdır.
ESO şu anda “gökyüzünü izleyen dünyanın en büyük gözü” olacak 40-metre sınıfında Avrupa Aşırı Büyük optik/yakın kırmızı ötesi Teleskopu, E-ELT’yi inşa etmeyi planlamaktadır.
Resim 1. Paranal’da kırmızı ayın yükselişi
Türkiye’de Astronominin Durumu
Türkiye’de gökbilim çalışmaları 1933’te batı ülkelerindeki üniversitelerin bilimsel düşüncesi ile araştıran – sorgulayan ve yeni yöntemleri uygulayan bir anlayış getirilmek amacıyla yapılan Üniversite reformuyla İstanbul Üniversitesinde (İÜ) Astronomi Enstitüsü’nün kurulmasıyla başlamıştır. 1933 – 1934 eğitim ve öğretim yılında enstitü müdürü olmak üzere davet edilen Ord. Prof. Dr. Finlay Freundlich yardımcı eleman, bilimsel kitap ve bir gökbilim aleti olmaksızın ilk Astronomi bölümünün temellerini atmıştır.
1934’te W. Gleissberg, L. Borchheim ve E. Weber enstitüye çalışmak üzere davet edilmiş ve 1935’te gözlemevi binasının temelleri İ.Ü. Beyazıt kampüsünde atılmış ve ilk gözlem aletleri alınmıştır. Enstitünün ilk mezunları Nüzhet Gökdoğan ve Paris Pişmiş 1934 – 1937 yılları arasında doktora tezlerini tamamlamıştır. N. Gökdoğan astronomi enstitüsüne atanırken, Paris Pişmiş ise kariyerini yurt dışında devam ettirmiştir.
İÜ Astronomi Enstitüsü’nden yetişen astronomlar 1945 yılında Ankara Üniversitesi’nde ülkemizin ikinci astronomi enstitüsünü ve 1962’de İstanbul ve Ankara Üniversitelerinden yetişen astronomlar Ege Üniversitesi’nde ülkemizin üçüncü gökbilim enstitüsünü kurmuşlardır.
1990’da Astronomi Enstitülerinin adları Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümü olarak değiştirilmiştir. Üç bölümde de optik gözlemevi bulunmaktadır. Şehrin gece gökyüzü koşullarının da etkisiyle İstanbul’daki gözlemevinde gündüz Güneş gözlemleri, Ankara ve Ege’deki gözlemevlerinde ise gece gözlemleri yapılabilmiştir.
1998 yılında Yüksek Öğretim Kurumu Erciyes Üniversitesi’nde Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünü kurmuştur. Bu bölümün diğerlerinden farkı gözlemevinin radyo bölgede çalışacak olmasıdır. Radyo gözlemevinde alt yapı çalışmaları halen devam etmektedir.
2011 yılı itibariyle Astronomi camiasına üç farklı üniversitede üç farklı bölüm eklenmiştir. Bunlar; Malatya Üniversitesinde Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümü, Akdeniz ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitelerinde ise Uzay Bilimleri ve Teknolojileri bölümleridir.
Bunlara ek olarak 10’dan fazla üniversitenin Fizik bölümünde Astrofizik alanında lisansüstü çalışmalar ve bilimsel faaliyetler yürütülmektedir. Ülkemizde lisans ve lisansüstü eğitimini tamamlayarak yurtdışındaki enstitülerde doktora, doktora sonrası araştırma yapan ve üniversitelerde öğretim görevlisi olan çok sayıda astronom yetişmiştir.
Ülkemizdeki gözlemsel gökbilim çalışmalarının merkezi, Antalya Saklıkent’te bulunan 2547 m rakımlı Bakırlıtepe’ye 1997 yılında resmi olarak kurulan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’dir (TUG). TUG’da 40, 60, 100 ve 150 cm’lik optik teleskoplar ve ROTSE III-d robotik teleskobu kullanılarak bilimsel yayınlar, tez çalışmaları için ve çeşitli cisimlerin takip gözlemleri yapılabilmektedir.
RTT 150 teleskobu Rus araştırmacılarla dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. ROTSE III-d ise eşdeğerleri Namibya, Avustralya ve ABD’de konuşlandırılmış kısa süreli yüksek enerjilerde parlamalar yapan kaynakların optik ışımalarını gözlemleyebilmek adına TUG’a yerleştirilen bir optik teleskop olup yalnızca gözlem zamanının %30’u Türkiye’deki astronomlarca kullanılabilmektedir.
İlk Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünün kurulduğu 1933 yılından bu yana yüzlerce gökbilim mezunu bulunmaktadır. Yurtiçi ve yurtdışındaki kurumlarda eğitimlerine lisansüstü düzeyde devam ederek astronominin gelişimine katkıda bulunan astronomlar bugüne kadar SCI (Science Citation Index) kapsamındaki uluslar arası dergilerde yayımlanan 1000’e yakın bilimsel yayına imza atmıştır.
Bu çalışmalar 2000 yılından sonra büyük bir ivme kazanmıştır. Öyle ki 2000 yılından önce yapılan çalışmalar 250’ye yakınken, 2000 yılı sonrasında bu sayı dört kata yakın artmıştır. Bu artışın başlıca sebepleri arasında bilinçlenmenin artışı, geçmişte kurulan yurtdışındaki kişi ve kurumlarla kurulan bağlantılar, yurt dışında doktora çalışmaları yapıp yurda dönerek üniversitelere yerleşen astronom ve astrofizikçilerin yeni nesil araştırmacıları yetiştirmesi ve teknolojinin gelişerek başta bilgiye, bilimsel yayınlara, yurtdışındaki ve yurtiçindeki araştırmacıların birbirine daha kolay ulaşabilmesi yer almaktadır.
Başka bir nokta ise günümüze kadar yapılan gökbilim çalışmalarının kalitesidir.
Yine 2000 yılından sonra yapılan bilimsel makaleler etki katsayıları yüksek olan dergilere gönderilmiş ve yapılan bilimin kalitesinde artış gözlenmiştir.
Ülkemizdeki astronomların %90’ı optik bölgede gökbilim çalışmaları yaparken geriye kalan %10’u yüksek enerji, UV, IR ve radyo bölgelerde çalışmaktadır.
Görüldüğü gibi ülkemizdeki astronomi ve astrofizik çalışmaları 1933 yılında ilk Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünün kurulmasıyla atılan ilk adımdan, 1997’de kurulan ilk ulusal gözlemevine ve 2000 yılından sonra teknolojik ilerleme ve uluslar arası işbirliği kaynaklı bilinçlenmeyle üç önemli adım atmıştır.
Buraya kadar kapalı bir sistem olarak ülkemizdeki bilimsel gelişmeler bu şekilde olmuştur, ancak daha geniş pencereden bakıldığında bu ilerlemeler Dünya gezegeninde bulunan diğer ülkeler arasında yeterince sahibi olmadığımız ve çok büyük bilimsel keşiflere imza atabilmemizin ne kadar zor olacağı gerçeğini görmemize engel değildir.
2000’li yıllarda oluşan bilinçlenmenin bir göstergesi olarak yurtiçindeki üniversitelerde bulunan bölümlerin işbirliği yapmaya başlaması ve üniversitelere yeni teleskopların alınması ve çalışılan dalgaboyu aralığının optik bölgenin dışına çıkarılması olarak düşünülebilir. Önceden bireysel olarak yürütülen bu işbirliklerine ek olarak kurumsal anlamda da işbirlikleri yapılmasıdır.
Buna en güncel örnekler olarak İ.Ü. Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünün büyük bütçeli bir projeyle temin ettikleri teleskopların Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin Ulupınar Gözlemevi sahasına kurması; Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde kırmızı-ötesi teleskop kurulmasına yönelik alt yapı çalışmasının yapılıyor olması sayılabilir.
Resim 2. 8,2 m Yepun teleskopundan gönderilen ve atmosferin mezosfer tabakasında 90 km kadar yükseklikte sanal bir yıldız oluşturan lazer ışındemeti.
ESO ve Türkiye: Neden biz de üye olmalıyız?
ESO’ya üye ülkelerin sadece gökbilim çalışmalarını büyük oranda ilerlettiğini düşünmek eksik olur. ESO, en yüksek gökbilim araştırmaları olduğu kadar aynı zamanda, yüksek teknoloji, araştırma ve geliştirmeye daha önem veren endüstri ve kaliteli bilimsel eğitim anlamlarına da geliyor.
Türkiye’nin son yıllarda bilimsel alanda yaptığı atılımlar kendini birçok dalda uluslararası seviyeye çıkarmayı hedeflediğini kanıtlıyor. Gerek katılmaya başladığı uluslararası projeler, gerek artan destek ve gerek de yurtdışından dönmeye başlayan yetişmiş astronom ve mühendislerle uluslararası arenada adından söz ettirmeye başlıyor.
Günümüzde özellikle bilimsel araştırmalarda bilimin küreselleşmesi büyük önem taşıyor. Özellikle astronomide ülkeler meteorolojik şartları, bütçeleri vs. gibi nedenlerden dolayı tek başlarına yapamadıkları araştırmaları birkaç ülke birleşip yaptıklarında etki yapabilecek birçok keşiflere yol açabiliyorlar.
ESO bu anlamda gökbilim araştırmaları gelişmiş 15 ülkenin güçlerini birleştirip Dünyanın en gelişmiş aygıtlarını inşaa edip, en ileri araştırmaları yapmasına olanak sunmak için kurulmuştur. 1962 yılında beş Avrupa ülkesinin birleşip ESO’yu kurmasından sonra günümüze kadar diğer Avrupa ülkelerinin de katılmasıyla üye ülke sayısı 15’e kadar yükselmiş ve dev bir uluslararası kurum haline gelmiştir.
En son 2010 yılında katılan Brezilya, grubun ilk Avrupa dışından üyesi olmuştur. Burada diğer önemli olan nokta kuruma son katılan ülkelerden Çek Cumhuriyeti (2007), Avusturya (2008) ve Brezilya’nın ulusal gökbilim araştırmaları seviyesi uluslararası düzeyde rekabet edebilecek durumda değildi.
Ancak ESO üyeliği vasıtasıyla kısa zamanda diğer bütün üye ülkelerle işbirliği oluşturarak modern gökbilim çalışmalarına hızlı bir ivme kazandırmıştır. Buradan da çok rahat bir şekilde görüleceği gibi ESO aynen Avrupa Birliği gibi kendi üyelerinin de belli bir seviyeye gelene kadar teknik ve bilimsel anlamda yardım ettiği görülebilir.
Ülkemizde yapılan astronomi ve astrofizik çalışmaları büyük oranda optik astronominin belirli konuları ile sınırlı olmasının yanında az sayıda kişi ya da grup yüksek enerji astrofiziği, X-ışın astronomisi ve radyo gökbilim alanında çalışmalar yapmaktadır. Ancak elektromanyetik tayf sadece optik bölgeden oluşmuyor, diğer dalgaboylarının herbirinde oldukça yeni ve büyük keşifler sürekli yapılıyor.
ESO üyeligi, Türkiye’deki mevcut gözlemevlerine ve oradaki teleskoplara alternatif olarak değil, bilakis tamamlayıcı ve mevcut durumu çok daha geliştirici olarak düşünülmelidir. Çünkü ESO üyesi herbir ülkenin kendi üniversite/ulusal gözlemevleri varlığını devam ettirip ESO için yapılan projelerde teknik olarak enstrüman yapımı için bir merkez oluşturduğu gibi bilimsel olarak da ESO’nun büyük teleskoplarından gelen veriler ve keşiflere takip gözlemleri yaparak etkinliğini sürdürecektir.
Türkiye astronomisinin uluslararası seviyeye ulaşması ve çığır açan keşiflere önayak olması ya da yer alması için böyle bir kuruma üye olmak kaçınılmaz görünmektedir.
ESO, Dünya üzerinde birçok disiplini biraraya getirip bunu en etkili bir şekilde kullanan çok az sayıda kurumdan birisidir. Bünyesinde astronomlar olduğu kadar farklı dallarda mühendis, iş adamları ve öğretmenlerle çalışıp üye ülkelerin gelişiminde bilimsel, teknik, endüstri ve eğitim desteği sağlıyor.
Teknik
ESO’ya ait teleskoplar Dünya’nın en büyük ve en gelişmiş teleskopları arasındadır. Ancak bu teleskopları astronomlar değil, sistem, optik, lazer, sinyal işleme, makine, elektronik ve daha birçok dalda farklı mühendislik kollarından birleştirdiği mühendisler ile inşaa ediyor.
Ülkemizdeki eksikliklerden birisi de özellikle gökbilim ile bu şekilde mühendislik dallarının henüz bağlantılarının etkin bir şekilde kurulamamış olmasıdır. ESO üyeliği ülkemizdeki konuyla ilgilenen mühendislerimizin ESO merkezlerinde eğitim ve araştırma yapmasına olanak sağlayacağı gibi, ESO’dan da tecrübeli mühendisleri ülkemize davet edip burada bilgi ve tecrübelerini aktarmasına olanak sağlayacaklardır.
Özellikle ülkemizde projesi devam eden optik, kırmızıötesi ve radyo teleskoplarının yapımlarında, kurulumunda ve en etkin bir şekilde işletilmesinde danışmanlık desteği sağlayabileceklerinden dolayı büyük önem arz ediyor.
Bu şekilde en iyi ve en etkin teleskop enstrümanlarının yapımında hızlı ve ucuz yolu bulmamız sağlanacaktır. Aynı zamanda Tübitak Ulusal Gözlemevi ve üniversiteler bünyesinde teleskop enstrüman/dedektör yapım merkezlerinin kurulumuna önayak olup, kısa bir süre içerisinde kendi teleskop ihtiyacımızı karşılayıp bugün bizim ithal ettiğimiz gibi yarın ihraç etmemize vesile olacaktır.
Bilim
Türk astronomları Dünya’nın en büyük teleskoplarına erişim hakkı kazanacağından uluslararası seviyede yüksek atıf alan makalelere katılım sağlayıp büyük keşiflerde de yer alabileceklerdir. La Silla, Paranal ve Chajnantor’da bulunan çok sayıda büyük teleskoba doğrudan ve eşit gözlem hakkı kazanan Türk astronomlarının yol masrafları da ESO tarafından karşılanacaktır.
ESO’ya ait birçok farklı dalgaboylarında çalışan teleskop bulunduğundan ülkemizdeki neredeyse bütün astronomların bu teleskoplarda kendi çalışma alanlarında gözlem yapabilme olanağına sahip olacaklardır. ESO’ya üye olup bu teleskoplara erişim hakkı bulunduğumuzdan yabancı araştırmacı ve öğretim üyelerinin de ülkemize gelip üniversitelerimize katkı yapmasına yol açacaktır.
En önemlisi büyük uluslararası projelere katılım sağlayıp çok daha yeni ve farklı alanlarda çalışmalar başlatabileceğiz. Özellikle Paranal’daki optik/kırmızıöte çalışan 4 adet 8.2 metrelik VLT teleskopları, 2012’de Dünya’nın en gelişmiş milimetre ve milimetre-altı teleskopları olacak olan ALMA ve yapımına kısa bir süre sonra başlanacak olan 42 metrelik Dünya’nın çok uzun bir süre en büyük teleskobu olarak kalacak olan E-ELT ülkemiz astronomisini olabilecek en ileri seviyeye getireceklerdir.
Resim 4. VLT Yardımcı Teleskop ve Cerro Armazones
Endüstri
ESO’nun gökbilim camiasına en önemli katkılarından birisi de teleskopların ve teleskoplarda kullanılan aletlerin yapımı için yıllardır endüstri ile çok yakın ilişki içerisinde bulunmasıdır. İnşa edilen teleskoplar aslında tek başına üniversiteler ve araştırma kurumlarında yapılmamaktadır. Özel sektörün de bu işe girmesiyle çok sayıda yüksek teknoloji firması büyük katılım sağlayarak projelerin gerçekleşmesini sağlamaktadır.
Üyelik, Türkiye’nin bir diğer sıkıntısı olan özel/isteğe göre malzeme/alet üretiminin yolunu açabilecek ve böylelikle endüstri ve sanayimiz de gelişecektir.
Özellikle gelişmiş ülkeler yıllardır gökbilim çalışmalarına vesile olacak detektörleri, enstrümanları yaparken çok sayıda günlük hayatta kullandığımız çığır açıcı (spin-off) icat ve keşiflere yol açıyorlar. ESO’nun endüstriye yaptığı bu katkılardan dolayı üye ülkeler, üyelik ücretinden çok daha fazla para kazanmışlardır.
Özellikle 42 metrelik teleskopun yapımı üye ülkeler arasında paylaştırılacak. Eğer Türkiye de bu paylaştırmalardan önce (2012 yılı civarları) tam üye olabilirse bu paya ortak olup milyar euroluk alt-projelerine girebilecek ve üyelik ücretini kat kat karşılayabilecektir.
Bilim
Toplum ve Eğitim
Geniş bir Eğitim ve Halkla İlişkiler Departmanı’na sahip olan ESO, ESO Bilim Toplum Ağı (ESON – ESO Science Outreach Network) ile kuruma halihazırda üye ve potansiyel üye ülkelerde, gökbilim alanında bilim-toplum iletişimi kuran, eğitim, bilim ve medya üçlüsü ile bağlantıları olan kişilerce eğitim çalışmaları yürütmektedir.
Her ne kadar 15 üye ülke olsa da ESON’da Türkiye dahil 26 ülke temsil edilir. ESON temsilcileri, ESO’daki gelişmeleri, basın bültenlerini vb. çalışmaları yerel bağlantı noktası olarak çok kısa bir sürede medya ile paylaşır ve gökbilim alanında bilimciler ve medya arasındaki iletişimi sağlar.
ESO haber bültenleri ayrıca “Uzay Gazetesi” başlığı altında yeni bir çalışma ile çocukların anlayabileceği bir dile de çevrilerek her hafta yayınlanıyor, Türkçe de dahil 3 dilde yayınlanan proje çocuklara, ebeveynlere ve öğretmenlere hitap ediyor.
Neden hemen şimdi?
Bugün ülkemiz her ne kadar ekonomide Dünya’nın en iyi gelişme gösteren ülkelerinden birisi olarak addedilse bile bazı kıstaslar ile bu durumu göstermek Dünya çapında her zaman farkındalığı artırıp etkili olmaktadır. Bunların en başında ülkenin sahip olduğu uzay teknolojisi ve çalışmaları gelmektedir.
ESO’ya dahil birçok gelişmiş ülkelerin varlığı nedeniyle üye ülkeler nezdinde bu şekilde büyük teleskopları olup Türkiye’nin de girip hem faydalanıp hem katkı yapacağımız ve söz sahibi olabileceğimiz başka bir kurum yok. Türkiye’de astronomi, astrofizik ve mühendislik çalışmalarının çok hızlı bir şekilde gelişmesi için daha fazla beklemenin bir anlamı olmadığı ortada.
ESO üyeliği 2023 yılında Türkiye’nin Uzay Çağı’nda ön saflarda olma isteğinde olduğunu kanıtlamak için çok büyük bir fırsat. 2023 yılında 42 metrelik teleskop tamamlandığında Türkiye’de cumhuriyetinin de 100. Yılı olacağından Türk astronomlarının Dünya’nın en büyük teleskobunun hem inşaasına katılıyor olup hem gözlem yapacak olması gerçekten heyecan verici.
Ancak Avrupa’da yaşanan ekonomik kriz nedeniyle 42 metrelik teleskobunun yapımı için daha fazla miktarda paraya ihtiyacı olduğu ortaya çıktı. Projenin devamı ve varlığını sürdürülebilmesi için geçen sene Brezilya’ya teklif ESO tarafından götürüldü ve coğrafi olarak Avrupa’da bile olmayan bir ülke kuruma tam üye yapıldı.
Zamanlama olarak ESO’ya katılım çalışmalarına şimdi başlamak en iyi zaman çünkü maddi sıkıntıdan dolayı Avrupa Birliği’ne katılım süreci gibi sert ön koşullar şu anda yok ancak eğer biz olmadan 42 metrelik teleskobu yaparlarsa bize ihtiyacı hiç olmadığını/olmayacağını düşünerek, daha sonra biz katılmak istesek de katılımımızı zorlaştıracaklardır.
ESO’nun hiçbir projesini yarım bıraktığı görülmemiştir. Aynen bugün Avrupa Birliği’nde olduğu gibi 30-40 sene önce katılımımızı geciktirdiğimiz Avrupa Birliği şu anda bize sert koşullar sunuyorlar.
Ülkemizin vakit kaybetmeden bu konuda bilgilendirilmesi ve üyelik faaliyetlerinin yakın takibi adına Türkiye’deki üniversitelerden ve yurtdışındaki Türk astronomlar ve mühendislerden aldıkları destek ile kamuoyunun bilinçlendirilmesi ile yurt içi ve yurt dışı çalışmaları için kurulan ESO Türkiye İnternet sitesine (www.esoturkiye.org) herkesi davet ediyoruz.
ESO Türkiye adına
Özgecan ÖNAL (İstanbul Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü)
Umut A. YILDIZ (Leiden Üniversitesi, Leiden Gözlemevi)
Arif SOLMAZ (Çağ Üniversitesi, Uzay Gözlem ve Araştırma Merkezi)
Kaynaklar
ESO Türkiye: http://www.esoturkiye.org
ESO Bilim Toplum Ağı Türkiye: http://www.eso.org/public/turkey.html
http://astronomi.erciyes.edu.tr/tarihce.html
http://www.tug.tubitak.gov.tr/baslangic.php
http://www.tug.tubitak.gov.tr/kurulus.php
http://astronomy.ege.edu.tr/ASTRO–WEB/TR2/index.php?option=com_content&view=article&id=46&Itemid=53
http://www.koeri.boun.edu.tr/astronomy/