Fırtına ve yıldırımların yıkıcı etkisi bir önceki yazıda okumuşsunuzdur. Özellikle kış ayları boyunca bu tür doğa olaylarının sonucunda gelen, can ve mal kayıplarını da haberlerde izlemişsinizdir. Peki hiç bu konuda amatör bir çalışma yapmayı düşündünüz mü? Bu hafta sonu TAMSAT bünyesindeki bilim takımı için bir radyo gözlem devresi düşünürken ortaya çıkan çalışmayı, örnek olması açısından makale haline getirdik. Üstelik bu oldukça ucuz, enteresan, hassas ve elektronik bilgisi gerekmeden herkesin kolayca yapabileceği bir gözlem aracı. Serenay (TA2ISU) bu alıcının devamı ve daha gelişmişi geleceği düşüncesi ile adını “Kaşif-1” olarak belirledi. Şimdi “Kaşif-1″in hikayesine buyrun.
Uyarı: Burada anlatılanlar bilgi amaçlıdır, bu devrenin uygulanmasından doğacak sorumluluk yapan kişiye ait olup, bilen biri ile ve gerekli emniyet tedbirleri alınmak suretiyle yapılması gerekmektedir.
Eğer “astrofobi”niz yoksa artık Benjamin FRANKLIN amca gibi yıldırımları incelemek için yağmurlu havalarda sıcak odanızdan dışarı çıkmanıza gerek yok. Burada anlatılan içlerindeki en basit devre ile fırtına, yıldırım ve şimşekleri izlemeniz mümkündür.
Peki yıldırımlar nasıl izleniyor?
Yurtdışında 1970’li yıllardan itibaren geliştirilen izleme sistemi, 1994 yılından beri bir network üzerinden takip edilmiş daha sonra da bu “Optical Transient Detector” adı verilen uydu çalışmaları ile desteklenmiştir. Yine yurt dışında bu konuda amatör anlamda yapılan ve gönüllülerin katılımıyla yürütülen birçok çalışma da bulunmaktadır.
Ülkemizde ise meteoroloji dışında bu konuda amatör çalışma yapan var mı açıkçası bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da yıldırım ve fırtına izleme çalışmalarının Atmosfer/Yer Araştırmaları (SID/VLF/ELF) Birimi içinde yer aldığı. Onlar da zaten yurt içinde dedektörlerini çoğaltarak çevrimiçi çalışan amatör bir ağ kurma planları yapmaktal Geçen gün Facebook sayfalarında bunun için Linux bilenlerden yardım istediler ancak sonuca ben de şaşırmadım. Daha önceki yardım istekleri gibi kimse el uzatmadı. Ama onların buna kızıp kendilerine ait GRAT Linux paketini çıkaracaklarına bile eminim. Biz devam edelim.
Nasıl duyuyoruz ya da neden bazı şeyleri duyamıyoruz?
Bilgisayarlar (1 Hertz ile 1.000.000 Hertz) arasındaki sinyalleri üretebilir. Ancak insan kulağı sadece (20 Hertz ile 20.000 Hertz) arasındaki sinyalleri duyabiliyor. Kulağımız iyi ki de belli bir aralığı duyuyor, yoksa hayat gerçekten çekilmez olurdu. Karıncaların yürüyüşünü, uyduların Gigahertz seviyelerindeki haberleşmesini, görüp duyamadığınız kadar uzaklıklardaki yıldırım ve şimşeklerin de sesini duyabildiğinizi düşünebiliyor musunuz? işte GRAT’ın Kaşif-1 adını verdiği bu devre sizin duyu hassasiyetinizi arttırmakta. Devremiz 4-5 KHz. arasında çalışmaktadır ve oldukça hassastır. Ne kadar hassas olduğunu denediğinizde göreceksiniz.
Önce neler gerekli, biz malzeme listemizi hazırlayalım.
(1) Adet direnç [R1] = 100KΩ (Renk kodu: Kahverengi-Siyah-Sarı+Altın)
(1) Adet direnç [R2] = 100KΩ (Renk kodu: Kahverengi-Siyah-Sarı+Altın)
(1) Adet direnç [R3] = 1.8KΩ (Renk kodu: Kahverengi-Gri-Kırmızı+Altın)
(1) Adet direnç [R4] = 600Ω (Renk kodu: Mavi-Siyah-Kahverengi+Altın)
(1) Adet kondansatör [C1] = 10nF (Mercimek tip (Seramik))
(1) Adet kondansatör [C2] = 10µF/25V (Elektrolitik/kutuplu)
(1) Adet kondansatör [C3] = 100µF/6.3V (Elektrolitik/kutuplu)
(1) Adet transistör [T1] = BC547 (Muadili: BC546, BC548, BC549)
(1) Adet transistör [T2] = BC547 (Muadili: BC546, BC548, BC549)
(1) Adet mono dişi (female) 3,5 mm. jack
(2) Adet 3,5 mm. (erkek) jack fiş ve ara kablo
(1) Adet dişi (female) BNC konektör
(1) Adet açma kapama anahtarı
(1) Adet 9 volt pil
(1) Adet delikli pertinaks (80 x 60 mm. yeterli)
(1) adet tomurcuk çay kutusu (metal ve kapaklı)
(1) Sprey boya
(+) Lehim için havya, lehim pastası, lehim
Elektronik malzemeler sanırım (4-5) TL, çay kutusuna da kalite ve markasına göre (2-4) TL arasında tutacaktır. Bu çalışmada kolay kullanım ve daha geniş bir kapağı olan bir kutu tercih ettik. Elektronik devre muhafazasında kullanılan basit bir alüminyum kutunun bile (4-7) TL olduğunu düşünürseniz bu tür kutuları biriktirmenizi öneririm.
Onlar kadar sağlam ve kaliteli olmasa da çok düşük frekanslarda çalışırken devrenizi metal bir muhafaza içine alarak istenmeyen harici parazitleri (enterferans) minimuma indirebilirsiniz. Bu da tabi dinlemede daha az gürültü demek.
Apar topar elektronik konusuna girmeden önce işe çay kutusundan başlayalım. Çalışmanızın daha güzel görünmesi amacıyla oldukça önce ince bir zımpara veya tel fırça ile kutumuzun üzerindeki ürün etiket ve boyasını güzelce temizliyoruz. Bunu yaparken havaya kalkan ince tozları solumamanız için toz maskesi kullanmanızı öneririm.
Daha sonra kutumuzu kullanacağımız yer ve şekle göre üzerinde (3) adet delik delmemiz gerekiyor. Bunlardan biri BNC tip anten konektörü girişi, ikincisi açma-kapama düğmesi, üçüncüsü de ses çıkışı için jack fiş yeri.
Tüm delikleri aynı yüzeye açabilirsiniz ancak bu karışıklık kullanım için biraz sıkıntılı olabilir. Makalenin sonunda tamamlanmış kutu şekline bakarak sizin için nasıl uygun ve estetik duruyorsa ona göre delik yerlerini ayarlayabilirsiniz. Kalemle yerlerini işaretledikten sonra elinizdeki malzemelere göre bu üç deliği matkapla deliyoruz.
Ardından balkon gibi açık alanda, yere kullanılmayan gazeteleri yaydıktan sonra sprey boyayı 30 cm. uzaktan ve kısa aralıklarla püskürterek dilediğimiz renge boyuyoruz. Bu çalışmada evdeki Gratos’un isteği üzerine kırmızı rengi tercih ettik.
Kutumuz hazır olduğuna göre yavaş yavaş elektronik ile ilgili kısma geçebiliriz. Kullanacağımız devre şeması aşağıdaki şekilde.
Şemaya göre kullanacağımız parçaları delikli pertinaks üzerine yerleştiriyoruz.
Devrede kullanılan (2) transistörün bacaklarını karıştırabileceğinizi düşünerek resmin yan tarafında bunları da ekledik. Yukarıdaki resimde sağ üstteki şekil devre şemasındaki bağlantı tipini, alttaki ise buna karşılık gelen bacakları göstermektedir.
BC547 serisi transistör NPN tip plastik kılıflı olan ve bulmakta zorlanmayacağınız tipte ve ucuz (10 tanesi 68 kuruş) bir sinyal transistor türüdür.
Yeri gelmişken değinelim. Şemada aslında iki transistör görmekteyiz ancak çalışma esnasında bu iki transistör aslında tek bir transistör gibi davranmaktadır. Ard arda bağlanan bu transistörlerin bağlantısına “Darlington Bağlantı” adı verilmekte. Bu tip bir bağlantı yüksek kazanç elde etmek için yapılan bir uygulamadır ve buna yükseltici devrelerinde sıkça rastlayabilirsiniz. Burada da aynı tip bağlantı kullanılmış olan geri beslemeli bir zayıf sinyal yükseltici (amplifikatör) uygulaması yapılmıştır. Elde edilecek kazanç ise iki transistörün kazancı çarpılarak bulunabilir. Daha fazla detaya girmeye gerek yok sanırım.
(Detal bilgi istiyorsanız BC547’nin özellikleri için buraya tıklayıp dokümanı inceleyebilirsiniz)
Not: Direnç renk kodlarına göre hesaplamada zorlanıyorsanız o zaman da buraya tıklayarak size yardımcı olacak küçük bir yazılımı indirebilirsiniz.
Aşağıdaki resim de ise yerleştirilmiş parçaların pertinaks üzerindeki isimlendirme ve değerleri bulunmakta.
Lehimleme işleminde parçalarınızı sabitleyinceye kadar uzun bacaklarını kesmemenizi öneririm. Lehimleme sonunda bunları minik bir pense ile kolayca kesebiliriz. Böylece hatalı yapacağınız bir işlemde parçaları hem kolay sökebilirsiniz hem de bacakları yeniden uzatma vb. işlemleri için kullanabilirsiniz. Aşağıda lehimlemeye hazır hazır parçaların bacakları görünmekte.
Pertinaks üzerindeki işlemlerimiz tamamlandıktan sonra önce dişi BNC anten konnektörümüzün iki kablosunu lehimleyerek kutumuzun yan yüzeyine yerleştiriyoruz. Bu tür konektörler vidalı olduğu için sabitleme vidası kutunun iç kısmında kalacaktır.
Eğer aynı tip konnektör kullanıyorsanız devrenizden gelen iki anten kablosundan şaşe kısmına gelecek olanı ayırıyoruz. Bu kabloyu önce ortası boş olan şase parçasının, sonra da sabitleme vidasının içinden geçiriyoruz. BNC konektörün kendisini de kutunun dışından içeri doğru yerleştiriyoruz. Sonra kabloya lehimli BNC konnektörün şase parçasını konnektörün dip kısmına takıyoruz. Ardından da sabitleme vidamızı yeterince sıkarak konnektörümüzü yerine sabitliyoruz. Diğer anten kablo ucunu da konnektörün –canlı ucu da diyebileceğimiz– ucuna lehimliyoruz.
Sıra ses ve açma kapama kablolarında. Pertinakstan gelen bu iki (ses) kablomuzu mono dişi jack fişe lehimliyoruz. Bu kez fişimizi kutunun içinden dışarı doğru itip, dış kısımdan sabitleme vidasını takıyoruz. Benzer şekilde açma kapama anahtarımızı da yerleştiriyoruz. Dilerseniz kutunun dip kısımdaki kabloların açıkta kalan yerlerini kısa devre vb. olmaması için plastik bir bant ile kapatabilirsiniz. Buraya kadar tamam ise devremize güç vermeden önce bir kez daha bağlantılarımızı gözden geçiriyoruz ve pil uçlarını yerleştiriyoruz.
Devrenizi ve pili kutu içerisine yerleştirirken kutunun iç kısmında açıkta kalan bir metale, kabloya veya bir konnektöre değmemesi için kıyalarına strafor köpükten tamponlar koyabilir veya üst kapağa vida ile sabitleyebilirsiniz. Böylece açılır kapanır bir yapı da elde etmiş olursunuz.
Sıra geldi antenin bağlanmasına. Bu denemede daha önce VLF için kullandığımız bir VLF Loop anten tipi olan Gratika’yı kullanıyoruz. Gratika’dan gelen anten kablosunun BNC ucunu kutumuzun üzerinde bulunan BNC uca takıp-çevirerek sabitliyoruz.
Sonra elimizdeki ses ara kablosunun bir ucunu bu alıcımızın yan tarafında bulunan (mono jack) yerine, diğer ucunu da bilgisayarımızın ses kartının mikrofon girişine (Mic In – Microphone In) takıyoruz. (Mikrofon girişi kırmızı, ses çıkış yeşil, line in mavi renklidir)
Mekanik ve elektronik kısım bitti, sıra yazılımda…
Buraya kadar anlatılanlar da işin elektronik kısmıydı. Şimdi yapmamız gerekense anten ve bu devre sayesinde elde ettiğimiz sinyalleri izlemek. Bu metalik ve elektronik kısımlardan sonra sıra yazılıma geldi. Bunun için buraya tıklayarak bir spektrum yazılımı indiriyoruz. Önereceğim yazılımın adı yine bir radyo amatörü tarafından geliştirilen ve ücretsiz olan SpectrumLab’tır. Bu yazılım sayesinde çok düşük sinyalleri izlemeniz mümkündür. Tabi dileyen, elinde osiloskobu varsa onu da kullanabilir.
SpectrumLab yazılımı ile en basit sinyal işleme
Kurulumu herhangi bir ek bilgi gerektirmediği için anlatmıyorum. Yazılımı bildiğimiz yazılım kurma işlemi -next, next, next 🙂 – gibi kuruyoruz. Aslında oldukça güçlü ve sevdiğimiz bir yazılım. SpectrumLab’ı çalıştırdığınızda menüler ve görünümü ilk anda gözünüzü korkutmasın. Bunları zamanla nasılsa öğrenirsiniz, belki fırsat bulursak bu konuya da el atar açıklamalarını yazarız.
Şimdi yazılımı açın. Üzerinde yapacağımız zaten bir kaç küçük ayar var, hepsi bu. İlk yapmanız gereken ses kartınızın örnekleme hızının öğrenmek ve buna göre uygun örnekleme hızını seçmektir. Günümüzde birçok kartlar 48.000 KHz. (sample rate) olduğu düşünülebilir. Kaliteli ses kartları 96.000 KHz’e kadar da çıkabilir. Bu tip çalışmalar oldukça fazla olduğu için yazılımcı bunları da düşünerek hazır düşük frekans uygulamalarına da yer vermiş. Yazılımda Software Defined Radio-SDR vb. gibi istediğiniz alanları kullanamazsınız.
Ses kartınızın örnekleme hızı şunun için önemli. Spectrum Lab’a bu değeri ayarlar bölümüne girdiğinizde size sunacağı izleme alanı belirttiğiniz rakamın yarısıdır. Yani
“48.000” değeri girdiyseniz (0 ile 22.000 KHz.) arası frekans aralığını aynı anda spekturumda görebilirsiniz.
* Örnekleme Hızı (sample rate): Bir ses kartının saniyede kaç analog değeri sayısalaştırdığıdır. Üretilen en yüksek frekans, kullanılan örnekleme frekansının yarısıdır.
SpectrumLab genel ayarları:
Üst menü linklerinden “Options” sekmesinden “Spectrum (1)” sekmesine gelin. Burada aşağıdaki ekranı göreceksiniz.
“Soundcard Sample Rate” değerini kartınızın örnekleme hızına göre girin. Biz örnekte 48.000 olarak girdik.
Uygula (Apply) deyip çıktığınızda ekranda gördüğünüz skalanın biraz daha genişlediğini göreceksiniz. Yazılımın genel ayarlarını tamamladık, şimdi yapmanız gereken ise size gerekli olan gözlem aralığının üst ve alt frekanslarını belirlemek. Yukarıdaki “Offs” kısmını ise (0) olarak bırakıyoruz.
İkinci aralık değerini ise “Max: 22000 Hz.” girerseniz ses kartınız alıcınızın tüm bu aralıkta örnekleme yapacağını gösterir. Frekans aralığı yazılım üzerinden de seçebilir, her iki şekilde de mevcut sinyali izleyebilirsiniz. Renk ayarını ve ekrandaki sinyallerin görünüm düzeyini de “Colour Palette” kısmından yapabilirsiniz.
Bu da bitti. Artık tek yapmanız gereken yazılımı ve alıcınızı çalıştırmak. Şimdi hoparlörünüz ya da kulaklığınız takılı iken ses seviyesini rahatsız etmeyecek derecede kısın ki kulaklarınızı tırmalamasın. Devreden bir hışırtı gelip gelmediğini duyun.
Gelsin sinyaller…
Eğer herşeyi doğru yaptıysanız anten kablosunun bir ucunun çıktığı yerdeki mercimek (seramik) tip kondansatöre elinizi yaklaştırdığınızda bir uğultunun arttığını duymalısınız. Burada bir şey daha dikkatinizi çekmiş olması gerek. O da devrenin hassasiyeti. Pertinaksa veya kutuya dokunduğunuzu, elinizi sürttüğünüzü tıpkı bir mikrofondan duyar gibi duymalısınız. İlginç değil mi ortada mikrofon yok ancak ses duyuyorsunuz 🙂 Anteniniz dışarıda ve iyi dizayn edilmiş ise apartmanın karşısında havlayan köpeği bile duyabilirsiniz. Kulaklığınızı takın ve öksürün yine duyarsınız, evde çamaşır makinesi çalışıyorsa, elektrik düğmeleri açılıp kapatılıyorsa tüm bunları da izleyebilir/görebilirsiniz.
Düşük frekans sabır işi. Bu tip alıcılarda uzun süre etrafınızı gözlemleyip not almalısınız. Çünkü yapay ve istenmeyen parazitlerle gerçek sinyalleri karıştırmanız içten bile değildir. Unutmayın ki çok düşük frekanslarda çalışıyorsunuz. 50 Hz. civarında güçlü bir sinyal izlemeniz normaldir. Bu şehir şebekesinden kaynaklanan izdir, yine aynı şekilde 0-200 Hz. arasında da sürekli parazitik sinyaller görebilirsiniz. Bunlar da sizin bilgisayarınızdan ekranınızdan, klavyeye dokunuşunuzdan veya mouse hareketlerinizden vs. kaynaklanıyordur.
Kesik kesik bir sinyal duyduğunuzda veya spectrumda gözlemlediğinizde heyecanlanmayın. Sinyalin gücüne, atım aralığına, devamlı olup olmadığına bakın ve frekansı not alın. 19 KHz. civarlarında bir radyo yayını güçlü bir sinyal izlenmesine sebebiyet verebilir. GRAT’ın istasyonları arttıkça online gözlemlerinizi paylaşmanız ve karşılıklı aynı saniyelerdeki verilerinizi görüp analiz etmeniz için gerekirse web tabanlı bir yazılımı da Gratoslar için üretiriz.
Hangisi benim istediğim sinyal?
Bu konuyu şöyle düşünün. Günlük güneşlik bir havayı ele alalım. Yakında ufku gözlemlediğiniz kadarı ile bir fırtına yok, hava açık, sıcaklık normal. Meteoroloji bilgileri de bölgede havanın gayet güzel olduğunu söylüyor. Spektrumda bir pik (peak) çıkışı izliyorsunuz. 1 dakika sonra yine benzer bir pik izliyorsunuz ve uzun süre bir sessizlik. Sizce bu sinyal bir fırtına habercisi mi? Ya da bir yıldırım veya şimşek çakması mı?
Muhtemelen hayır. Karşı veya üst komşunuz televiyonunun fişini taktı veya odaya girerken ışığı açtı, çıkarken de kapadı ve siz de açma kapama düğmelerinden bu elektriksek kıvılcımı (arkı) yakaladınız. Uçsuz bucaksız bir bölgede olsaydınız belki bu meteorolojik anlamda değerlendirilebilirdi. Ancak büyük şehirlerde iseniz en küçük bir elektrik arkı güçlü parazitik sinyallere neden olacaktır. Hatta manyetolu çakmaklar bile. Belki de yakınlarınızdan geçen bir yüksek gerilim hattı bir sokak aydınlatması, tepenizdeki floresan lamba veya kapı önündeki bir trafo var, bunları hep analiz etmelisiniz. Optik gözlemcilerin en çok dert yandığı ışık kirliliği gibi, burada da sinyal kirliliği ile uğraşacaksınız.
Diğer bir örnekle devam edelim…
Gerekli güvenlik tedbirlerini almak şartı (bu yazının devamındakiler ve şimşek-yıldırım makalesindeki önlemler) ile evde kapalı bir havada gözlem yapıyorsunuz. Antenin dışarıda olmasına bile gerek yok. Gökyüzü kara bulutlarla kaplanmış. Ritmik olmayan sinyal piklerini görebilirsiniz. Bu tür pikler genelde tek ve net bir inyalden ziyade dağınık bir sinyaldir. Güçlü bir pikten sonra gökgürültüsü duyuyorsanız az önce izlediğiniz sinyal de bu fırtına bulutunun içindeki elektriksel boşalmadan meydana gelmektedir. Hatta pik çıkışı ile gürültüyü duyduğunuz andaki süreyi saniye olarak sayıp aranızdaki mesafeyi de kabaca hesaplayabilirsiniz.
Sadece ses kaydedicilerle bile yapılabilen bu tip bir işaretleme meteoscatter çalışmalarında da uygulanmaktadır. Gözlemci, meteor kayması anında ortaya çıkan parlaklığı gördüğünde kronometreye basar veya teybe bağırır (ses üretir) ardından alıcıdan ikinci sinyal sesini (meteordan yansıyan) duyduğunda yine bağırır. Bilgisayara aktarıp bu iki ses arasındaki süre ölçülür ve mesafe hesaplanır.
Yukarıdaki ikinci örneğe bir açıklama daha eklesek daha iyi olacak. Siz burada şimsek veya yıldırımın kendi hızını ölçmüyorsunuz, onun size olan mesafesini ölçüyorsunuz. Çünkü diğerinde hesaplamalardaki hız faktörleri değişik olsa da mesafe ölçümde ışık ve ses hızını sabit birimler kullanarak yapabilirsiniz. (ses hızı burada standart bir değer alınmış olup, soğuk, sıcak ve deniz seviyesinde hızında farklar mevcuttur)
Basitçe şunu yapabilirsiniz:
Şimşek/Yıldırım ışığını gördünüz kronometreye bastınız:
>00.00.00
Sesi duyduğunuzda tekrar kronometreye basıp durdurdunuz:
>00.00.07
Işığı görmenizle sesi duymanız arasında toplamda (7) saniye zaman geçtiğini belirlediniz. Bu durumda ses saniyede 340 metre ilerliyorsa 7 x 340 = 2.380 metre çıkar. Yani şimsek size yaklaşık 2,5 Km ötede denilebilir. Eğer sadece bir-iki saniye sayabildiyseniz size tavsiyem hemen güvenli bir yer bulmanızdır. Çünkü fırtınanın neredeyse tam göbeğindesiniz ve her an bir yıldırım düşme tehlikesi mevcuttur, yanınızdaki tüm elektriksel donanımı acilen kapatın.
Genel ve basit olarak anlatılabilecekler bu kadar aslında. Aşağıya çalışma ile ilgili örnek olması açısından bir kaç ekran görüntüsü de ekledik.
(Alıcımız kapalı iken görülen spektrum ekranı. Belli belirsiz izler ise ses kartından alıcıya kadar olan donanımın yine de bir alıcı gibi davranmasından kaynaklı parazitik izler.)
(Mikrofon girişi hassasiyeti düşük. “Mic 20dB Boost Off/Kapalı” durumda iken ekran görüntüsü)
(Mic: 20dB Boost On/Açık durumda iken ekran görüntüsü, ses seviyesi yine de kısılmış halde)
(Kalibrasyon ve kontrol için VLF band mini sinyal jeneratörü)
(Küçük sinyal jeneratörü kullanılarak üretilen örnek test sinyali)
(Parazit sinyal: Tıpkı VLF’deki bir “Wihstler” sinyal tipine benziyor değil mi? Ama değil. Bu sadece evdeki çamaşır makinesinin kurutma programında hızlanarak devrini yükseltmesi ve bir süre sonra dönüş işleminin yavaşlaması sadece)
Bir evde iki radyo amatörünün olmasının avantajı çok. Biraz da iş paylaşmak gerek. Serenay’da ilk fırsatta TAMSAT-Genç için devreyi test ediyor.
Kaşif’in üst kapağı kapatılmadan önceki hali.
Kutumuz kapağı kapatılmış, üzerine yapıştırılacak logolarını ve isimlerini beklemekte
Çalışma videosu: Link
Güvenlik Uyarıları:
– Zımparalama, fırçalama anında toz maskesi kullanınız,
– Lehimleme anında çıkan lehim buharını solumayınız,
– Matkap kullanmakta tecrübeniz yoksa tecrübeli birinden veya bir büyüğünüzden yardım isteyiniz,
– Bulunduğunuz alanda bir paratoner yok ise anteninizi balkon veya elinizde tutarak kullanmayınız. Bu tür yerlerde antenin içeride olması sinyal alımını etkilemeyecektir. Bina üzeri çatı gibi vb. konumda bu tür bir anten yıldırım ve buna bağlı olarak ciddi yaralanma, ölüm tehlikesini beraberinde getirir.
Şimsek ve Yıldırım ile ilgili olan ve güvenlik/emniyet tedbirlerinin de yer aldığı bir önceki yazıya siteden ulaşabilirsiniz. Evet Gratoslar, bu makalemiz de buraya kadar. Konuyla ilgili sormak istedikleriniz var ise buradan da sorabilirsiniz.
Ruha Bey merhaba… Uzuunnn… bir aradan sonra size bu konu vesilesi ile yazıyorum. Umarım bu defa cevap verirseniz sevinirim tabi… Yazınızı okudum,Voldukça ilginç tabi.Ama ben baya geç gördüğümden olsa gerek yazıdaki resimler görüntülenmiyor…Merakta kaldım tabi…Fotoları nasıl görebilirİM?
73 de TA4L,HAKAN-ANTALYA
Merhaba Hakan Bey. Evet resimleri uzun zaman olduğu için ben de bulamıyorum. Arşivleri yeniden tarayacağım sizin için. Görüşmek üzere.
Çalışma çok güzel. Biz de yapmak istiyoruz bu devreden. Fakat Resim-10’daki anten kısmından pek emin olamadık. “220 turns” yazan kısımda 20nf haricinde ne tür bir malzeme gerekiyor?
Güzel bir çalışma olmuş.
Harikasınız.