2009 yılı öncesi Türkiye’de çok az kişi amatör uydu haberleşmesi ile uğraşırken bugün web siteleri ve sosyal ağlarda yayınlanan yazılardan ve alınan izleme sertifikalardan da anlaşıldığı üzere gittikçe artan bir ilgi yakalanmış durumdadır. Bu bağlamda minimum donanım gereksinimiyle amatör uyduların sadece işaretçi (beacon) sinyallerini izlemek bile yeni bir teknolojik gelişmeye atılan ilk adım olarak sayılabilir.
İşaret yayını görece basit ve tek yanlı bir haberleşme gibi görülse de, beraberinde birçok faydalı bilgiyi üreticilere sunmaktadır. Bu şekilde yapılan çalışmalarda işaret sinyalinin duyulmasından ziyade, sinyal işleme (signal processing) teknikleri kullanılarak uydu hakkında birçok değerli bilgiyi ortaya çıkarmaktadır.
Nasıl ki sürekli aynı şekilde tekrarlanan bir faaliyet zamanla heyecanınızı azaltıyor olsa da, amatör uydu çalışmalarında böyle bir şansınız yoktur. TV uydularında sürekli değişken yer bazlı sistemlerde, izlenme için sürekli güncellenen çeşitli çanak anten ve analog-dijital uydu alıcısı (receiver) kullanılmaktadır.
Artık analog sistemler de yerini tamamen dijital sistemlere terk etmektedir. Haber alma ihtiyacının bir getirisi olarak temin edilen bu donanımın fiyat ve kapladığı yerin yanında, genel anlamda amatör uydu haberleşmesinde kullanılacak olan anten donanımı ve cihaz maliyetine neredeyse eşdeğerdir.
Bugün sahip olduğumuz birçok iletişim sistemi uydu teknolojisi ile bizlere kadar ulaşmaktadır. Arama kurtarma operasyonları, APRS çalışmalarında GPS kullanımı, meteorolojik tahminler, askeri haberleşme sistemleri, GSM, uydu telefonlarının çalışma sistemi de yine tüm bu teknolojinin bir getirisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Konumuza dönecek olursak, amatör uydu çalışmaları ilk başta gözünüzü korkutabilir, doğaldır. İlk defa adım attığınızda karşınıza çıkan bazı terimler, tanımlar, teknikler, uygulama çeşitliliği ve farklı uydu çalışmaları buna en büyük etkenler olarak sıralanabilir. Ancak birinci kural kendinizi asla küçümsememenizdir. Şöyle ki;
– Bugün evinizde sadece bir el telsizine sahip olabilirsiniz.
– Ekonomik durumu iyi olan bazı amatörlerin devasa ve pahalı görünen cihazlarına, istasyon odalarına hayranlıkla bakıyor olabilirsiniz.
– Çok kazançlı ve otomatik izleme sistemlerine sahip anten kuleleri ile yüzbinlerce dolarlık uydu izleme istasyonlarına asla sahip olamayabilirsiniz. Doğrudur, mümkündür.
Ancak; bir amatör uydu yörüngeye girdikten sonra duyacağınız ilk sinyal ve bunu üreticiye yollamanız demek, o uydu sahipleri için o binlerce liraya mal olan onca tesisten çok daha değerlidir. Bunu tıpkı bir çocuğun doğumdaki ilk nefes alışı olarak da düşünebilirsiniz.
İlk nefes her zaman altın değerindedir çünkü bunun anlamı “ben yaşıyorum” demektir. İşte o zaman sizin o cılız sinyalinizin ilgililerce öğrenilmesi, emin olun ki sizden belki binlerce kilometre uzaklıkta hiç bilmediğiniz, görmediğiniz o izleme odasında büyük bir sevinç dalgasına neden olacaktır.
Konuyu biraz daha açayım. Uyduları taşıyan roketlerin yakıt tasarrufu amacıyla doğuya doğru fırlatıldığını düşünürseniz ilk sinyali kendilerinin duyma olasılığı oldukça düşüktür. Gerek uydunun yörüngeye giriş anı ve gerekse uydu üreticisinin belirlediği belli güvenlik zaman beklemeleri sırasında uydunun kendi uçuş bilgisayarını uyandırıp antenleri açıp ilk sinyali yollayana dek bir kaç kez Dünya etrafını turlayabilir.
Bir tur 96-98 dakika olduğunu varsayar isek bekleyenlerin de bu kritik zaman sürecinde ne kadar gergin olduklarını tahmin edebilirsiniz.
İşte bu nedenle değeri ne olursa olsun bir amatör uydu fırlatıldığında çoğu üretici radyo amatörlerine web sayfalarından çağrı yaparak ilk sinyali ve ardından da diğer geçiş sinyal bilgisi konusunda yardım isterler.
Bu elbette normal bir prosedürdür, çünkü bir uydu üreticisi olarak kendi ülkeniz dışında dünya amatörleri kadar dağınık yapıda ve sayıca üstün izleme istasyonları kurmanız mümkün değildir. Onlar en ücra şehirlerde, okyanus adalarında, deniz kıyısında veya yüksek dağ tepelerinde her daim vardır ve var olmaya devam edeceklerdir.
Kişisel Olarak Biz nasıl başladık?
23 Eylül 2009 günü fırlatılan ITUpSAT-1 uydusunun yörüngeye girişinden sadece 10 gün sonra, o gün 13 yaşında ve henüz çiçeği burnunda bir radyo amatörü olan kızım (Eski: TB9YDC) TA2ISU çağrı işaretli Serenay USLU (YL) uydunun beacon sinyalini izleyebildi.
Kendisinin, uyduyu yerli imkanlarla üreten İTÜ-USTTL’ye geri bildirimde bulunan Türkiye’de ilk, Dünyada ise İtalyan radyo amatörü Marco BRUNO (IK1ODO)’dan sonra ikinci kişi olduğunu daha sonra öğrendik. O günün şartlarında çok basit bir anten donanımı ile çalışmayı yapan Serenay, bugün 18 yaşında olup, halen benimle çalışmalara devam etmektedir.
Ama ilk adımlarda ne yörünge ne de uydu TLE vb. gibi konularda Türkçe kaynak bulamamanın bedelini soğuk balkonda saatlerce beklemek, parklarda deli gibi anteni sağa sola çevirip geçirmekle harcadık.
Okuduk, yaptık çalışmadı, bozduk tekrar yaptık, önce biri sonra diğeri derken zaman su gibi aktı geçti. Bu konuya başladığımda “dıt dıt eden bit kadar bir şeyi dinlemek saçmalık, git faydalı bir şeylerle uğraş” diyenlere bakıyorum bugün de, sadece gülümsüyorum çünkü hala aynı yerde…
Radyo Amatörünün Gücü
Radyo amatörleri amatör uydu çalışmalarında her zaman önemini korumuştur ve gelecek zamanda da koruyacaktır. Geçmiş tarihlerde meydana gelen uydu kazaları ve sonrasında birçok radyo amatörü yine tamamen gönüllü olarak arızalı uyduların izlenmesi çalışmalarına katılmışlardır.
Bunlar arasında en bilineni AO-40 uydusu ile ilgili olandır. Radyo amatörlerinin en çok sevdiği ve zamanına göre oldukça büyük ve gelişmiş uydulardan biri olmasına rağmen, kısa zamanda arızalanan bu uyduyu kurtarma faaliyetinde arızalanan uydunun uçuş bilgisayarı Yeni Zelandalı bir radyo amatörü yerden gönderilen bir komutla resetlenebilmiştir.
Daha sonra o ülkenin (Yeni Zelanda) girişimcileri sayfalarımızda da detaylı olarak incelediğimiz KiwiSAT uydusunu yörüngeye yollamışlardır.
TAMSAT olarak kurulan özel bir çalışma grubu ile bizler de birtakım benzer çalışmalara katıldık ancak uydu/lar halen yörüngede aktif olduğundan dolayı etik olarak ismen dokümanda belirtilmemiştir.
Konuyla ilgili olarak en son yaşanan gelişme LES-1 uydusu ile ilgilidir. 1967 yılında terk edilmiş bir Amerikan uydusu, 46 yıl sonra sinyal göndermeye başlamış ve bu keşif, bir İngiliz amatör radyo operatörü sayesinde gerçekleşmiştir.
Amatör gökbilimci olan Phil Williams, G3YPQ İngiltere’nin Cornwall şehrinde rastlantı sonucu 237 MHz. de bir sinyal keşfetmiş, araştırması sonucu o uydunun yıllar önce terkedilmiş LES-1 uydusu olduğunu fark etmiştir. Uydu Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından inşa edilmiş ve 1965 yılında fırlatılmıştır.
Planlanan yörüngeye yerleştirme işlemi başarısız olduğundan uzayda kontrol dışında seyrederken bilinmeyen bir nedenle haberleşme sistemleri yeniden aktif hale gelmiş ve bu da bir radyo amatörü tarafından fark edilmiştir.
Konumuza bir tabloda Yer sistemleri ile uydu sistemlerini karşılaştırarak devam edelim.
Elbette çizelgede elma ile armudu toplamaya çalışmıyoruz ancak, farklılıkların, uç noktaların, gereksinim ve avantaj-dezavantajların, kapsama alanlarının görülmesi için çizelgeye şöyle bir göz atmanız kafi.
Benzerlik ve Farklılıklar
Teorik Olarak Önce Neleri Bilmem Gerekiyor?
Uydu haberleşmesini ve mantığını öğrenebilmek için, teknik donanım ve yazılım bilgisinin yanında bazı ek bilgilerin de bilinmesi faydalıdır. Bilahare yayınlanacak olan (3.Bölüm)’de bu konuyu işleyeceğiz.
Amatör Uydular ve Radyo Amatörlüğü – 1.Bölüm (Google Translate/English)
[…] Amatör Uydular ve Radyo Amatörlüğü – 2.Bölüm […]
[…] Amatör Uydular ve Radyo Amatörlüğü – 2.Bölüm […]