Menu

Nikola TESLA

Bu yazımızda; bir bilim insanının yaşam öyküsünü ve başarılarını ele alıyoruz. Adı Nikola TESLA. Belki bir çoğunuz ismini daha önce duymamış olabilir. Edison veya Marconi kadar bilinmese de bugün Nikola Tesla gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, hatta birincisi kabul edilmektedir. Öyle ki; zaman içinde kendisine; “Zamanın ötesindeki deha” denilmiştir. Nikola Tesla 10 Temmuz 1856’da Smiljana Hırvatistan’da doğmuş, Sırp asıllı Amerikan vatandaşıdır. Doğumuyla ilgili olarak çok şiddetli fırtınaların olduğu, gök gürültüsünün o denli şiddetli olduğu bir günde doğduğu ve bu yüzden de “elektriğin oğlu” olarak adlandırıldığı sanılmaktadır.
Annesi, okuyup yazma bilmemesine karşın halk arasında “pratik ev aletleri mucidi” bir kadın olarak tanınırdı. Bir çok soruna da kendi başına çözüm üretebilirdi. Sonraları Tesla’nın çocukluğunda annesine ne denli benzediği ortaya çıkacak, ilerleyen zamanlarda kendi başına uçmaya çalışıp çiftliğin damından düşerek kendini sakatladığı da olacaktır. Babası Tesla’nın da kendisi gibi bir papaz olmasını istiyordu. Tesla ise çocukluğundan beri annesinden aldığı yetenekten dolayı olsa gerek, onun hayalinde yatan güvendiği yetenekleri ve zekasından dolayı mühendislik okumaktı.

Tesla çocukluğunda geceleri mum ışığında dahi bir şeyler okumaktaydı. Babası yatak odasının kapısının altından gelen mum ışığını görüp kızdığı için sonraki zamanlarda Tesla kapısının altına kıyafetlerini sıkıştırıp, gece yarısı mum ışığında okumaya devam edecekti. O kadar okuyordu ki; annesi mum ışığında okumasından gözlerinin bozulacağını bile düşünmeye başladmıştı. Ancak Tesla için bunların önemi yoktu, önemli olan öğrenmekti. Bu sebeple en sevdiği kadını, annesini dahi kandıracaktı.

Nikola Tesla’nın geçmişinde yaşadıkları, takıntıları ve ailesi onun geleceğine bariz bir gösterge olmuştur.

Tüm pratik zeka ve yeteneklerine karşın Tesla ciddi takıntılara da sahipti. Evine dönerken mahallenin etrafında üç tur atmadan evine girerse kendini huzursuz hisseder, yemek yerken 18 adet peçete bulundururdu. 18 sayısını seçmesinin sebebi ise 3’e karşı da bir takıntısı olmasıdır. Hep üçe bölünebilen sayıları seçer, yemek yediği sırada yemeklerin kübik şekillerine bakarak hacimlerini hesaplama, hesap etmeden yiyememe ve bunun gibi birçok takıntı daha. Bu takıntıların sebebi ise Tesla’nın ağabeyini küçük yaşta iken kaybetmesi olarak düşünülmektedir. Bu konu hakkında kesin bir bilgi olmasa da iki iddia en çok dillendirilenlerdir. Birincisi; ağabeyi kiler kapısı önündeyken Tesla onu itince öldüğü, ikincisi ise yakın bir dostunun hediye ettiği Arap atından düşerek öldüğüdür. Tesla’nın takıntılarının bu sebepten ötürü geldiği düşünülmektedir. Ama şüphesiz bu ciddi takıntılar onun dahi olmasına katkı da sağlamıştır.

Babasının aşırı isteğine rağmen Tesla’nın isteği olur ve Paris’e cebinde beş parasız bir şekilde gider. Bu sıralarda Edison doğru akımı bulmuş ve etrafa yaymaktadır.

Tesla, Paris’te bir süre çukur kazarak geçimi sağlamaya başlar. Hayatı boyunca zengin olmaktan ziyade, gözü hep fikirlerine para harcamakta olmuştur. İlerleyen zamanlarda ise beş kuruşsuz kalacak, hatta para kazanmak için kumar oynayacak, bütün parasını kaybedecek, ama babası yine de ona destek olacaktır.

Beraberinde çalıştığı bir çukur kazıcı olan “Western Union”ın ustası, yemek saatlerinde Tesla’nın ilgilendiği yeni elektrik sistemlerinin hayali tariflerini dinleyerek bu konu üzerinde bir plan yapmıştı. İlerleyen günlerde de onu A.K.Brown adlı bir firmanın sahibiyle tanıştırdı. Tesla’nın dâhiyane planlarından büyülenen Brown ve bir ortağı büyük bir atılım yapmaya karar verdi. Tesla’ya bir miktar para sağladılar ve Batı Broadway’de bir deney laboratuvarı kurdular. Orada jeneratör, transformatör, transmisyon hatta motorlar ve ışıklar gibi tasarladığı sistemlerin tümünün planlarını hazırladılar, hatta Tesla iki ve üç fazlı sistemleri de yine burada tasarladı.

Bir gün Cornell Üniversite’nden Prof. W.A.Anthony yeni alternatif akım sistemini sınar ve derhal Tesla’nın senkron (eşzaman) motorunun en iyi doğru akım motoruna eşit yeterlikte olduğunu açıklar. Tesla bütün kısımlara sahip tek bir patent altında sistemini tescil ettirmek ister. Patent Bürosu ise her önemli fikir için ayrı bir dilekçeyle başvurulmasında ısrarcıdır. Tesla dilekçelerini verir ve altı ayda toplamda yedi A.B.D. patenti alır. Durmak bilmez çalışmaları sonucunda yıl sonuna kadar patent sayısını 18’e çıkarır. Fikirleri o kadar dahiyaneydi ki; tartışmasız bir şekilde patentleri almıştır. Daha sonra George Westinghouse ile tanışan Tesla’ya çok güzel bir teklif gelmiştir. Westinghouse; “Alternatif akım patentleri için bir milyon dolar nakit ve ayrıca satış payı” vermeyi taahhüt eder.

1890 yılında Uluslararası Niagara Komisyonu elektrik üretmek için, Niagara çağlayanının gücünü kullanmak amacıyla bir çalışma başlattı. Bilgin Lord Kelvin, komisyonun başkanlığına atandı ve o da derhal doğru akım sisteminin en iyi olacağına dair açıklamasını yaptı. Fakat elde edilecek güç, 26 mil uzaklıktaki Buffalo’ya iletilecekti. Nitekim bu sorun karşısında alternatif akımın gerekliliğini mecburen kabul etmek zorunda kaldı.

Alternatif akımın, doğru akıma karşı bir avantajı daha uzun mesafelerde kullanılabilirliğinin yüksek olmasıdır. Edison’un doğru akımında bir (+) ve bir de (–) kutup vardır. Alternatif akımda ise (+) ve (–) değişkendir. Öyle ki saniyeler içerisinde sürekli değişir. Bugün evlerimizde bizler de alternatif akım kullanmaktayız. Türkiye’de bu akımında değeri 220V ve 50Hz’dir. Bazı ülkelerde bu değerler pek tabi değişiklik gösterir. Örneğin Japonya 100V 50Hz ve 60Hz kullanmaktadır. Amerika’da ise bu değer 120V ve 60Hz’dir.

Bu kısa açıklamadan sonra biz yine Tesla’nın yaşam hikayesine. Westinghouse, on adet 5000 beygirgücündeki hidroelektrik jeneratörü, General Electric ise iletim hattı için ortak kontrat yaptılar. Bu sistem iletim hattı, yükseltici ve alçaltıcı transformatörler Nicola Tesla’nın 2 faz projesine uygundu. Hareket eden parçaları azaltmak için, dıştan dönen alan ve içi sabit armatürlü, büyük alternatörler planlanmıştı.

O zamana kadar bu büyüklükte bir proje yapılmadığı için, bu tarihi proje herkeste heyecan yaratmıştı. Dakikada 250 devir yapan, her biri 1775 Amper veren, 2250 Volt’luk on büyük alternatör, iki fazlı 25 Hz (Hertz)’de 50 000 Beygir gücü veya 37 000 kW’lık çıkış oluşturuyordu. Rotorların her biri, 3 metre çapında,4,5 metre uzunluğunda (düşey jeneratörlerde 4,5 metre yükseklik) ve 34 ton, sabit parçaların her biri ise 50 ton ağırlığındaydı. Gerilim, iletim için 22.000 Volt’a çıkarıldı.

Tüm bu çalışmala devam ederken Tesla, alternatif akım ve yüksek frekansla ilgili olarak aşağıdaki sözleri söylemiştir. Aslında bu sözlere tanıklık eden kişi yakın dostu Mark Twain ve aktör Joseph Jefferson’dır. Aralarında geçen bir diyalog ve olay şudur;

Tesla onlara ufak bir gösteri yapmak için tavan arasına çağırdı.

Tesla : “Lütfen benimle yukarıya kadar gelin. Bakalım ünümü hak ediyor muyum?

Twain : “Haydi artık gösteri başlasın Tesla. Her zaman ne derim bilirsin.”

Tesla : “Yoo, bilmiyorum. Ne dersin?”

Twain : “Hep söylemişimdir ve şunu bil ki bundan uzun yıllar sonra hep benim bu sözümü anacaklar: Gök gürültüsü iyidir, ama asıl işi gören şimşektir.”

McGovern sonradan şu sözlerle anacaktı o geceyi  : “İnsanın Nikola Tesla’nın laboratuvarı karşısında afallamaması için sıra dışı bir zihin yapısına sahip olması gerekirdi.”

Tesla sözlerine devam eder “Şimdi kendinizi geniş, iyi aydınlatılmış bir odada, çevrenizde makinelerin meydana getirdiği sıradağlar arasında otururken hayal edin”.

Uzun boylu, zayıf bir genç adam size doğru yürüyor, parmağını bir kere şıklatmasıyla aniden parlayan kırmızı bir alev topu yaratıyor ve bunu korkusuzca avuçlarının içerisinde tutuyor. Bunu seyrederken ellerinin de nasıl olup alev almadığına hayret ediyorsunuz. Alevi elbiselerinin üzerinde, saçlarında dolaştırıyor, kucağınıza ve en sonunda da tahta bir kutunun içerisine koyuyor. Bu alev topunun hiçbir yerde en ufak bir iz dahi bırakmaması insanı şaşkına çeviriyor ve insan rüya görmediğinden emin olmak için gözlerini ovuşturuyor.

Aslında McGovern, Tesla’nın ateş topu gösterisi karşısında hayrete düşen tek kişi değildi. Çağdaşlarından hiçbiri Tesla’nın bu etkiyi tekrar nasıl yaratabildiğini açıklayamıyorlardı ve bugün de tam olarak açıklanamamaktadır. Gösterinin devamında söz konusu alev topu ortaya çıkışı kadar gizemli bir şekilde yok olup gidecek, Tesla odanın ışıklarını söndürdüğü anda oda zifiri karanlık olacaktı.

Tesla : “Şimdi dostlarım sizler için biraz gün ışığı yaratacağım.”

Tesla’nın cümlesi son bulduğunda birdenbire odanın içi şaşırtıcı bir güzellikteki ışık ile dolar. McGovern, Twain ve Jefferson gözleriyle odanın her yanını tarayacaklar ancak bu aydınlığın kaynağını bulamazlar. O sırada Mcgovern, bu ürkütücü etkinin Tesla’nın Paris’te düzenlediği, ortada belirli bir ışık kaynağı olmaksızın iki geniş plaka arasında aydınlanma sağladığı gösteri ile bir bağıntısı olup olmayacağını düşünmektedir.

Ancak bu gösteri Tesla’nın konuları için sadece bir ısınma turuydu. Yüz hatlarındaki gerginlik de, bir sonraki deneye atfettiği ciddiyeti yansıtmaktaydı.

Uyarı !: Birazdan okuyacaklarınızı, anlatılanları evinizde, iş yerinizde kesinlikle denemeyiniz, sadece bilgi maksatlıdır. Aksi taktirde ölümcül sonuçlar doğurabilir.

Bir kafesten küçük bir hayvan çıkartıldı, bir platforma bağlandı ve aniden elektrik verilerek öldürüldü. İbre o an için bin voltu göstermekteydi. Kavrulmuş beden platformdan kaldırıldı. Tesla, bir eli cebinde olduğu halde yavaşça platformun üstüne sıçradı ve voltaj ibresi yavaş yavaş yükselmeye başladı. En sonunda tek bir adalesini bile kıpırdatmayan uzun boylu genç adamın bedenin “içinden” tam iki milyon voltluk bir elektrik akımı geçmeye başladı. Silueti, bedeninin her noktasından fırlayan binlerce alevin yaladığı bir elektrik halesi olar görünüyordu. McGovern’ın yüzündeki şok ifadesini göre göre bir elini ona doğru uzattı. İngiliz gazeteci o garip hissi şu kelimelerle anlatacaktı: “Elini sıktığımda güçlü elektrik pillerinin dile değdirildiğinde hissedilen o duyguyu hissetim. O tam anlamıyla “açık bir elektrik teli” gibiydi.”

Mucit platformdan geri sıçradı, akımı kesti ve hızla açıklamaya girişerek diken üstünde bekleyen gergin seyircilerini sanki tüm yaptıkları bir oyunun parçasıymışçasına rahatlattı. “Puff! Bunların hepsi çocuk oyuncağı. Hiçbirinin önemi yok. Bilimin büyük evrenine nazaran bunların hiçbir şey. Buraya gelin de size çalışır hale getirilir getirilmez tüm hastanelerde ve evlerde devrim yaratacak makineyi göstereyim.”

Misafirlerini kauçuk bir şiftenin üzerine yerleştirilmiş bir platformun olduğu köşeye doğru götürdü. Bir düğmeyi çevirdi, makine seri bir şekilde ve sessizce titremeye başladı.

Twain istekle öne doğru atıldı. “Şunu bir deneyeyim Tesla, lütfen.”

Tesla : “Yo, yo, üzerinde çalışılması gerek.”

Twain : “Allah aşkına! “

Tesla bıyık altından güldü. ” Tamam Mark, ama üzerinde çok fazla kalma. Sana söylediğim zaman aşağı inmen gerek.” Yardımcılarından birine düğmeye basmasını söyledi.

Twain, her zamanki gibi, beyaz giysileri içerisinde ve uzun siyah boyunbağı ile platformun üzerinde dev bir arı gibi vızıldamaya ve titremeye başladı. Bu çok hoşuna gitmişti. Neşeyle bağırıyor kollarını sallıyordu. Odadakiler onu seyrederek eğleniyorlardı. Bir süre sonra mucit arkadaşına seslendi : “Tamam Mark. Yeterince kaldın, artık aşağı inmen gerekiyor.”

Twain : “Hayatta olmaz” diye cevap verdi ünlü mizahçı. “Bu iş çok hoşuma gitti.”

Tesla : “Ama ben ciddiyim, aşağı inmen gerek artık.” Diye ısrar etti Tesla. “İnan bana inmen senin için daha iyi olur.”

Twain gülerek karşılık verdi. “Vinç gelse beni aşağı alamaz!”

Kelimeler henüz ağzından dökülmüştü ki ifadesi yüzünde dondu kaldı. Platformun kenarına doğru yalpalaya yalpalaya ilerledi, eliyle makineyi durdurması için Tesla’ya işaretler yapıyordu.

Twain : “Çabuk Tesla, nerede bu….”

Tesla bir gülümsemeyle platformdan aşağı inmesine yardım etti ve tuvalete kadar koluna girdi. Vibratörün müshil etkisi yaptığını Tesla ve asistanları çok iyi biliyorlardı. Tesla’nın yüksek voltaj platformunda sergilediği deneyi tekrarlamaya hiç kimse gönüllü olmadı ama Tesla’yı neden elektrik çarpmadığının bir açıklamasını duyabilmek için yanıp tutuşuyorlardı.

“Kendi alternatif akım ve yüksek frekans ile ilgili “frekans yüksek olduğu müddetçe yüksek voltajlardaki alternatif akımlar derinin yüzeyinde, herhangi bir yaralanmaya neden olmadan salınırlar. ama bu amatörlerin becerebileceği bir şey değildir. Sinir dokularına nüfuz edebilecek mili amperler öldürücü bir etki yaratabilirama derinin üzerindeki amperler kısa süreler için zarar vermez. Derinin altına sızabilecek düşük akımlarsa, ister alternatif ister doğru akım olsunlar, ölüme yol açabilir.” sözlerini bu esnada sarf etmiştir.

Elbette ki bir de Tesla’nın dertlerle dolu bir hayatı vardı. Asıl onu tanımamamızın sebebi ise çok bilindik bilim adamlarıdır. En büyük örnek Edison’dur. Edison o sıralarda DC (Doğru akım)’ı yaymaktaydı. Fakat Tesla’nın AC (Alternatif Akım)’ı Edison’a ciddi bir rakip olmuştur. Edison Tesla’nın ilerleyişini durdurmak için birçok oyuna başvurmuştur. Kendisi ile projelerde çalışması karşılığında paralar vaat etmiş fakat sözünde durmamıştır. Bundan daha öte Tesla’nın alternatif akımının zararlı olduğunu göstermek için mahalledeki çocuklara para verip mahalledeki hayvanları toplatmış, halk önünde hayvanlara alternatif akım vererek öldürmüştür. Bu sayede Tesla’nın alternatif akımının zararlı olduğunu göstermeyi hedeflemiştir.

Tesla birçok kez bu yüzden geri planda kalmıştır. Fakat buluşları, takıntıları, yaşantısı ve ölümü bile gizemlidir.

Tesla, ölmeden önce otelde parasız olarak kalmaktaydı. Onun oda servisini yapan kişi Tesla’nın hayatının son zamanlarında neler yaptığına dair biraz olsun ışık tutmaktadır. Odasına güvercinleri aldığını, onları beslediğini, onları çok sevdiğini söyler. Hatta onlardan birisini kendisi gibi görür, her sabah penceresine açar ve güvercinlerini beslediği aktarılır.  En sevdiği güvercin için “ Ona bir şey olursa, bana da olur” dediği de  söylemektedir. Oda servisi yapan kişi aynı zamanda öldüğüne de tanık olan kişi olmuştur. Bir sabah odaya geldiğinde manzara oldukça duyusaldır. Pencere açık, güvercinler içeride Tesla ise yatağında yatmaktadır. Ama onun en çok sevdiği güvercin odada yoktur…

Ve Tesla 7 Ocak 1943’te (86 yaşında) hayata gözlerini kapar.

Hikaye ne derece doğru bilmiyoruz ancak Tesla’nın hayatı bir nevi efsanedir diyebiliriz. Bir çok dahiyane proje ve tam olarak bilinmeyen gölgeler altında bir hayat… Ondan geriye kalan, her evde alternatif akım kullanıldığı halde hala Edison’un adını anıyor olmamız değil, ondan insanlığa kalan eşsiz icatlardır.

Hırvat doğumlu Amerikan vatandaşı olan Tesla, 700’den fazla patentle en çok patent sahibi olan kişi unvanına sahiptir. Tesla’yı yakından takip eden Federal Soruşturma Bürosu (FBI)’ın o öldüğü esnada bütün çalışmalarına ve notlarına el koyduğu da bilinmektedir. Sonrasında keşfedilen uzay araştırmalarına, nükleer araştırmalar gibi birçok dala ışık tuttuğu söylentileri de kulaktan kulağa yayılan diğer bilgilerdir. Birçok çalışması ise ne yazık ki henüz açıklığa kavuşmamıştır.

Bizler bu makalede derlenen dokümanlardan size bir dahinin yaşam hikayesini özetlemeye çalıştık. Kişiler arasındaki çekişmeler ise bizim konumuz dışında olup, kaynaklarda o şekilde belirtildiği için o şekilde aktarılmıştır. Keza insanlığa hizmet etmiş tüm bilim issanlarına saygı ve hürmet duyduğumuzu bir kez daha belirtmek isterim. Burada çıkarılacak en önemli ders, bilime inanmışlık, hedefi belirleyip tüm olumsuzluklara rağmen yolumuzdan şaşmadan ilerlemektir. Görüşmek üzere.

Kaynaklar
http://tr.wikipedia.org/wiki/Nikola_Tesla
http://www.teslasociety.com/biography.htm 

Beğen  
Yazar

Yazar; Ege Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünde eğitimine devam etmektedir.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yapılan Yorumlar ( 0 )