Menu

SOLOTÜRK Pilotu Olmak!

Geçtiğimiz günlerde, herkesin gönlünde ayrı bir yer edinen SOLOTÜRK’ün ilk pilotu Sayın Murat Keleş ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Efsane uçak F-16’nın pilotu olmak kadar, bir SOLOTÜRK olmanın nasıl bir duygu olduğunu ve savaş uçağı pilotu olmak isteyen gençlerin yapması gerekenleri sizler için öğrendik. Pilot olmaya kadar varan zorlu süreçte ve bunun adeta bir tutkuya dönüşme hikayesinde; biz sorduk, Sayın Murat Keleş de astronot olmak isteyen oğlu Koray ile birlikte sorularımızı cevapladı.

Resim-1. Söyleşimizin başlangıcı.

Makaleyi sesli dinle (Play tuşuna basın ve bir kaç saniye bekleyin):
[haiku url=”http://www.tamsat.org.tr/tr/ses/solo_turk_xnb2.mp3″ defaultpath=disabled]

TAMSAT: Okuyucularımıza kendinizi tanıtır mısınız?

1974 Malatya doğumluyum. Aslen Samsunluyum. İlk-orta-lise eğitimimi Samsun’da tamamladıktan sonra şans eseri olarak Hava Harp Okulu sınavlarına gittim. Daha önce Hava Harp Okulu ile ilgili bir bilgim yoktu. ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı)’den belirli bir barajın üzerinde not alan öğrenciler Hava Harp Okulu sınavlarına davet ediliyordu. Bana da okuldan bir davet yazısı gelmişti, ben de tamamen o davet üzerine sınava girdim.

Resim-2. İlk SOLOTÜRK pilotu Murat KELEŞ.

Hava Harp Okulu’na 1991 yılında girip, 1995 yılında mezun oldum. Mezuniyet sonrasında önce Çiğli Uçuş Okulu’nda yaklaşık 2 yıl süren bir uçuş eğitimi aldım ve oradan pilot olarak mezun oldum. Takiben F-16 öncesinde F-5 harbe hazırlığa geçiş uçağı eğitimi için Konya’ya gittim. 1998 yılında da F-5 eğitimimizi tamamlayıp Ankara’ya 4’üncü Ana Jet Üssü’ne geldim. F-16 eğitimini burada bitirdikten sonra bu kez Amasya-Merzifon’daki 5’inci Ana Jet Üssü’ne F-16 pilotu olarak tayin oldum.

Resim-3. Test uçuşu sonrasında.

Merzifon’da 8 yıl süre ile görev yaptıktan sonra Öğretmen F-16 pilotu olarak 3’üncü Ana Jet Üssü’ndeki  (Konya) 132’nci Silah ve Taktikler Filo K.lığına tayin oldum. Burada yapmış olduğum tek F-16 gösterisi ile ilgili çalışmalar neticesinde 2010 yılında 4’üncü Ana Jet Üssünde 141’inci Filo Komutanlığına  atandım. 2011 yılında SOLOTÜRK doğdu ve ben SOLOTÜRK’ün ilk gösteri pilotu olarak görev yaptım. SOLOTÜRK’teki görevimi tamamladıktan sonra Hava Kuvvetleri’nden ayrıldım, şuanda TAİ‘de test pilotu olarak çalışmaya devam ediyorum.

TAMSAT: SOLOTÜRK neden ve nasıl kuruldu?

Gösteri yapmak fikri 2008 yılında o zamanki Hava Kuvvetleri komutanımızın görev yaptığım 132. filoya gelmesi ile birlikte gündeme geldi.

İzmir-Çiğli’ye Hava Kuvvetleri Komutanlığı‘nın 90’ıncı yılı etkinlikleri kapsamında Hollanda’dan bir F-16 gösteri ekibi gelmişti. Orada bir F-16 gösterisi yapıldığını ve çok güzel olduğunu arkadaşlarımdan duymuştum. Ben de Merzifon’da bulunduğum esnada Hava Kuvvetleri’nde neden böyle bir gösteri yapılmadığını sorgulayarak bir çalışma başlatmıştım. Ancak oradaki uçak filosu ve benim filodaki konumum bu iş için uygun değildi. Türk Yıldızları‘nın doğduğu filo olan 132. filo bu iş için uygundu, ben de eski çalışmalarımı günümüze uygun olarak düzenledikten sonra Hava Kuvvetleri’nin değerlendirmesine sundum. Ardından da Ankara’da bu F-16 gösteri ekibinin kurulmasına karar verildi.

Bir süre sonra benimle birlikte iki arkadaşım daha (Yüzbaşı Fatih Batmaz ve Yüzbaşı Sedat Yalın Ahbab) Hava Kuvvetleri pilotlarının arasından seçilerek kurucu olarak 141’nci “KURT” Filo Komutanlığında görevlendirildik.

Resim-4. SOLOTÜRK pilotlarından Yüzbaşı Fatih Batmaz ve Yüzbaşı Sedat Yalın Ahbab.

Daha sonra dünyada bu konuda var olan örnekleri inceledik ve bizler neler yapabiliriz diye araştırdık. SOLOTÜRK işte bu süreç ile birlikte ortaya çıkmış oldu.

TAMSAT: Uçuş ayrı bir heyecan… Siz de tecrübeli bir pilotsunuz, acaba her uçuş aynı heyecanı yaratıyor mu?

Uçuş öncesi mutlaka tam bir zihin ve görev hazırlığı gerekiyor. Hem kendimizi hem de uçağı göreve hazırlıyoruz. Her uçuşun bir amacı oluyor ve biz de tamamen bu amaca kendimizi odaklıyoruz. Her uçuşta dünyadan kopuyoruz, buna o anki heyecan da diyebiliriz, görev motivasyonu da.

Resim-5. Çelik kanatlarının altında ülke toprakları ve gökleri SOLOTÜRK pilotu gibi nice kahramana emanet.

TAMSAT: Bildiğimiz kadarıyla sizin için çocukluktan gelen bir tutku değil bu. Sizin için pilotluğun tutkuya dönüşme hikayesinden biraz bahseder misiniz?

İnsan, uçmak için yaratılmamış bu yüzden fizyolojisinden uzak bir olay. Dolayısıyla insanoğlu bunu yakalayınca “uçmak güzelmiş” diyor yani.

TAMSAT: İlk uçuştan itibaren tutku haline geliyor galiba…

Evet. Benim öyleydi mesela. İlk uçuşumda daha 17 yaşımdaydım, onun ardından “bu benim işim ve ben bununla bir ömür geçirebilirim” demiştim. Bu dünyaya bir kere girince insan bir daha kopamıyor. Benim ilk gözağrım aslında dalıştı. O da benzer aslında, su altında boşlukta uçuyoruz, yukardayken bir aletle beraber uçuyoruz. Uçarken aslında kendimiz uçuyoruz. Ben arkamda uçağı görmem mesela, onu o şekilde hissederiz.

Resim-6. SOLOTÜRK ve uçuş sonrası onu sevgiyle karşılayan izleyiciler.

TAMSAT: Gösterilerde de halktan büyük bir kitle sizi izliyor. Ne hissediyorsunuz?

Gösteri işi de aynı aslında, o da bizim için bir görev. Biz orada bir F-16 ile havalanıp 15 dakika boyunca bir görev yapıyoruz. Siz bizi izlerken, biz sürekli telsiz ile bir sonraki hareketi konuşuyor oluyoruz. Sizin izlediğiniz bir gösteri belki ama, biz orada ekibimizle ciddi anlamda bir görev icra ediyoruz.

Resim-7. SOLOTÜRK uçağı genel görünüm.

TAMSAT: Peki bir savaş uçağını kendi amacının dışında bir gösteri için kullanmak nasıl bir duygu?

F-16 hem maddi, hem de manevi olarak çok değerli bir uçak. Böyle bir uçağı bir gösteri uçağı yapmak Türk Hava Kuvvetleri için bir lüks olarak düşünülebilir, ancak biz çalışmalarımıza “Bu uçak yalnızca bir gösteri uçağı olmayacak, asli görevine devam edecek, üstünde hiçbir tadilat yapılmayacak” diyerek başladık ve gösterilerde kullanılan F-16’ların diğerlerinden hiçbir farkı yok. Benim için gösteri ya da görev uçağı gibi bir ayrım da yok. Siz onu gösteri kostümü giymiş F-16 uçağı olarak izliyorsunuz, fakat gerçekte karşınızdaki muharip bir F-16.

Resim-8. Uçuştan hemen önce hangar çıkışı.

TAMSAT: Yani o zaman sizin için bir SOLOTÜRK pilotu olmakla, normal savaş uçağı pilotu olmak arasında bir fark yok…

Var tabii ki (gülüyoruz). Gösteri olayı bambaşka bir şey, bizler savaş pilotu olarak yetiştirilmiş insanlarız. Gösteri uçuşunun da kendine özel kuralları var. Kendimizi bu kurallara da adapte etmiş savaş pilotlarıyız diyelim.

Resim-9. Ben ve diğer SOLOTÜRK pilotu arkadaşlarım.

TAMSAT: Özel bir eğitim var mı bu tür gösteriler için yoksa her F-16 pilotu SOLOTÜRK gibi bir gösteri için doğal olarak hazır mıdır?

Dediğim gibi bu tamamen özel bir eğitim gerektiriyor. Gösterinin kendine has kuralları var. Biz ilk anda üç pilot olarak seçildik ve bizden bir gösteri uçuşu bekleniyordu. Ancak gösteri eğitimi tiyatro ya da sinema oyunculuğu gibi bir eğitim değil. Dolayısıyla böyle bir eğitimi satın alma ya da okuluna ulaşma gibi bir şansımız da yoktu. Biz de kendi kendimizi eğitme yöntemini seçtik. Dünyadaki örneklerini inceledik, önce belli bir irtifanın üzerinde gösteri hareketlerinin eğitimine başladık, sonra hareketlerin akışını belirleyip alçak irtifada gösteri hattına göre uygulama usullerine çalıştık.

Resim-10. SOLOTÜRK ekibi toplu halde.

TAMSAT: Yani gösterilerdeki hareketleri kendi aranızda ekip olarak kararlaştırarak mı seçiyorsunuz?

Evet. Havadan ve aşağıdan uçuş görüntülerimizi kaydediyoruz. Hangi hareket insanların ilgisini çekebilir diye düşünerek her kesime hitap edebilecek şekilde karar veriyoruz. Her F-16 pilotu gösteri pilotu olabilir, fakat bunun için bizim izlediğimiz gibi bir eğitim süreci görmelidir.

Resim-11. Türk Yıldızları gösteri anında.

TAMSAT: Türk Yıldızları gibi takım uçuşları yapılırken sizce neden solo uçuşların düzenlenme gereksinimi doğuyor? Solo uçuşlar halk tarafından daha mı çok rağbet görüyor?

Solo’da tek pilot-tek uçak performansa dayalı bir gösteri icra ediliyor. Türk Yıldızları‘ nda ise bir takım işi ortaya konuyor. Burada Türk Hava Kuvvetleri olarak vermek istediğimiz iki tane mesaj var; Türk Yıldızları, birlik-beraberlik ve takım ruhunun nasıl olduğunu ortaya koymak amacında. SOLOTÜRK ise Türk Hava Kuvvetlerinin performansını ve gücünü, dolayısıyla da Türk Milleti’nin gücünü göstermek amacında.

Resim-12. Başarının gizli anahtarı. Pilotlarından yer ekibi ve teknisyenlerine kadar  iyi bir ekip ruhunu yakalamak.

TAMSAT: Hava koşullarının dışında uçuş öncesi dikkat edilen unsurlardan bahseder misiniz, yani her hangi bir arıza ve yahutta beklenmedik bir durum için nasıl hazırlığınız oluyor?

Bunların hepsi kurallarla belirlenmiştir. F-16’nın da kendi limitleri var, uçağın uçuşuyla ilgili herhangi bir sıkıntı varsa onunla uçuşa gitmiyoruz. Ayrıca dikkat ettiğimiz bir diğer husus; gösteri hattı. Tek bir merkez belirleyip ona göre bir hat çiziyoruz, önceden orada uçuş yapıp deneme yapıyoruz. İnsanların nerede yer alacağının dahi tam olarak planlanması gerekiyor. İzleyicilerin başına istenmeden de olsa bir şey gelmesi gösteri mantığına aykırıdır, o yüzden öncelik seyirci emniyetidir.

Resim-13. SOLOTÜRK gösteri uçuşunda flare atım anı.

TAMSAT: Peki havadaki “G” kuvveti ile başa çıkmak için ne yapıyorsunuz bir pilot olarak?

Uçuş okuluna başlarken ve mezuniyet sonrası Eskişehir’de bulunan Fizyolojik Eğitim Merkezimizde eğitim görüyoruz. Tabi yalnızca “G” kuvveti değil başa çıkmamız gereken, bunun yanında birçok fizyolojik olay var. Disoryantasyon, vertigo, gece görüşü-gece disoryantasyonu, yüksek irtifada düşük oksijenle karşılaşılması gibi önlem almamız gereken çeşitli durumlar bulunmakta. G’ye karşı g-suit dediğimiz özel kostümler giyiyoruz, bu kıyafet belden aşağımızı kasarak kanın yukarda kalmasını sağlıyor ve nefes almayı da kolaylaştırıyor.

Resim-14. Gösteri uçuşundan bir kare.

TAMSAT: Biraz da F-16’dan bahsedelim. Neden bu kadar özel bir uçak F-16? Pilotu olmak için hangi niteliklere sahip olmak gerekir?

F-16 şekli tasarımı çok değiştirilmemiş bir uçak. Ufak değişiklerle her türlü manevra ve görevi yapabilecek bir uçaktır. Dünyada halen 35 kadar ülke kullanıyor ki, aynı zamanda en fazla üretilen savaş uçaklarından birisidir F-16. Tek tip uçak ile her türlü savunma ve taarruz görevini yapabiliyorsunuz. Normalde, taarruz yapan uçaklarla savunma yapan uçaklar farklıdır. F-16 sayesinde bir filoya istediğiniz görevi verebiliyorsunuz. Genelde her uçağın ön plana çıktığı özellikleri vardır, F-16 ise her dalda kendini kanıtlayabilecek durumdadır ve onun için güzel bir uçaktır.

TAMSAT: Hız limiti nedir F-16’da?

F-16’nın maksimum hızı ses hızının 2 misli. Fakat biz gösterilerde ses hızını geçmiyoruz.

TAMSAT: Tam bu noktada şunu da sormak isteriz. Fazla miktarda uçuş yapmak vücuda zarar verir mi? Siz hiç vücudunuzun sınırlarını zorladınız mı?

Tamamen fizyolojik limitlerimize göre uçuş yapıyoruz. Uçak da zaten bu limitlere göre dizayn edilmiş. Uçak aslında daha fazlasını yapabilir. İnsan vücudunun 9.5 G’ye kadar görev yapabildiği tespit edilmiş. Dolayısıyla uçak da buna göre sınırlandırılmış. Ben vücudumu tanıyarak bu isi yaptığım için rahatsız olduğum ya da kendimi kötü hissettiğim zamanlarda uçmayarak bunu tolare ediyorum. Sonuçta sağlığımız her şeyden önemli. Özellikle yüksek kabiliyetli uçaklarda; hazırlıksız “G”ye maruz kalma durumlarında birazcık da olsa omurga deformasyonu olabiliyor.

https://www.youtube.com/watch?v=jka4xKeNHvc

Çift kişilik uçaklarda, kumanda kendisinde olmayan pilot bu tarz problemler yaşayabiliyor. Mesela öğretmen pilotların arkada her daim hazır olması gerekiyor G’ye karşı.

Resim-15. SOLOTÜRK ile Türk Halkı arasındaki sevgi bağı. Yaşlısıyla, genciyle herkes aynı amaç için orada. Pilotumuz da onların bu selamını karşılıksız bırakmıyor.

TAMSAT: Pilot olmak isteyen gençlere önerileriniz neler?

Bizim gittiğimiz yol Türk Silahlı Kuvvetleri yolu. Bir silahlı kuvvetlerde uçucu olmak var, bir de sivil havacılıkta uçucu olmak var. Sivil havacılığın çok geniş bir yelpazesi var. Silahlı Kuvvetler’de bu biraz daha kontenjanlarla sınırlı, sağlık yönetmeliği biraz daha farklı. Silahlı Kuvvetler, girip sonra uçucu olamama ihtimali de olan bir yer. Uçucu olmak için Silahlı Kuvvetlerine girmek yanlış bir tercih, Hava Harp Okulu‘na giren herkes pilot olmuyor. Öncelikle bunun iyi bilinmesi lazım. Havacılık adına çalışmak isteyenler Hava Harp Okulu’na girip, uçuculuk adına şanslarını deneyebilirler. Askeri lise, Hava Harp Okulu yılları ve sonrasında 2 yıl süren bir uçuş eğitimi alınması gerekiyor, onu da sayarsak toplamda 10 yıl gibi bir süreç gerekiyor.

Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi ayrıca özel pilotluk eğitimleri gibi birçok seçenek var. Önce bir amaç belirleyip, uçuşu hobi olarak mı yoksa meslek olarak mı yapmak istediğinize karar verip ona göre bir yol haritası çizmek gerek. Uçuş için sağlığınızın da iyi olması gerekir. Sivil havacılıkta da askeri havacılıkta da belirli sağlık yönetmelikleri var, bu yönetmelik kuralları içerisinde bir sağlık sorununuz varsa pilot olamazsınız.

Resim-16. SOLOTÜRK F-16 kokpitinde.

TAMSAT: 2012 yılı gösteri takviminizi öğrenebilir miyiz?

Gösteri takvimini www.soloturk.tsk.tr adresinden takip edebilirsiniz. Gösteriden önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı talepleri değerlendiriyor. Gelen taleplere göre gösteri takvimi belirleniyor. Düzenlenmesi istenen bölgenin yerel yönetimi ya da Garnizon Komutanlığı ile iletişime geçilmesi gerekir. SOLOTÜRK gösteri talebi için 1 yıl öncesinden başvurmak gerekiyor.

TAMSAT: TAMSAT olarak tüm takım adına size teşekkürlerimizi sunuyoruz. Okuyucularımıza ve genç arkadaşlarımıza iletmek istediğiniz son bir notunuz varsa lütfen paylaşın.

Resim-17. İlk SOLOTÜRK pilotu Murat Keleş ve söyleşi ekibimiz Özlem Gönülkırmaz ve Onur Yörükoğlu.

Konumuz havacılık olduğu için ve siz de havacılığın bir dalında çalıştığınız için bu konuda insanların daha çok gönüllülük üzerine çalıştığını görüyorum. İnsanların bu konuya mutlaka kafasının yatmış olması, “ben bu işi yapabilirim” demiş olması gerek. Elbette yalnız bunu demek de yetmiyor, bu konuda mutlaka çalışmak da gerekiyor. Hem literatür olarak, hem de teknoloji olarak takip etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, hiçbir zaman biz “tamam, artık bırakıyorum” diyebileceğimiz bir iş yapmıyoruz.

Çok hızlı bir şekilde gelişen teknolojileri takip etmemiz gerekiyor, sürekli okumak, İnternet’ten ya da değişik kaynaklardan bu işleri takip edip kendi tarafımızdan neler yapabiliriz, biz bu işe neler katabiliriz onlara çalışmamız gerekiyor.

Beğen  
Yazar

Biyolog. TAMSAT üyesi olup halen biyoloji projelerinde çalışmaktadır.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yapılan Yorum (1)